Sabah Yıldızı - Pierce Brown / Kitap Yorumu (Kızıl İsyan #3)


İkinci kitabın mükemmelliğinden bol bol bahsetmiştim. O yüzden direk Sabah Yıldızı'nı yazmak istiyorum. Kitabın başı nasıl desem çok üzücüydü. Aydınlığa çıkacağını elbette biliyordum ama yine de insan beklemiyor böyle bir şey.

İkinci kitabın o muhteşem sonundan sonra bu kitapta olaylar yavaş yavaş netleşmeye başlıyor. Darrow, Çakal'ın elinden kurtarılıyor ama ne kurtarılma. Aksiyon zirve bu kısımlarda. Çakal'ın Darrow'a bir yıl boyunca yaptıkları, Darrow'u o hallerde görmek, eminim seriyi okuyan herkesi üzmüştür ama sonuç olarak Oğullar yine ayağa kalkmayı başarıyor. Hem de eskisinden sağlam bir şekilde kalkıyorlar. Uluyanlarını Ares'in Oğulları'na katan Sevro, bir Obsidiyen olan Ragnar, hiç beklenmediği anda ortaya çıkan Kısrak ve Telemanus'lar, Uluyanlara katılan Victra ve Holiday gibi karakterleri bol bol görüyoruz. Hepsi de İsyan'da önemli işler başarıyor. Önceki kitaplarda olduğu gibi sınanan dostluklar görüyoruz. 

Ares'in ölümünden sonra Oğullar'ı bir arada tutma çalışmaları sürüyor. Sevro, Ares'in yerine geçiyor ama hiçbir şey istediği gibi gitmiyor. Darrow, gücünü toplayıp kendine geldiğinde ortaya çıkan çift başlılık, sistemde değişikliğe neden oluyor. Planlanan harekatlar başarıya ulaşırken hedeflerden biri olan ve ekonomiyi elinde tutan Cıva hiç beklemedikleri biri çıkıyor. Olayların akışını değiştiren bu detay İsyan açısından güzel sonuçlar doğmasına yol açıyor. Planların yönünü değiştiren ve daha büyük hedefleri gözüne kestiren Darrow, İsyan'ın yüzü ve sesi oluyor. Darrow'un öldüğünü sanan tüm düşük, orta ve üstün renkler, bu İsyan'da bir rol oynamaları gerektiğinin farkına varıyor ve Darrow, oyunu başlatıyor.

Kılıç Donanmasını yenebilmek için Çeper'in desteğinin önemini bilen Darrow, Çeper ile anlaşma yapıyor. Roque ve ikisini anlaşma için çağıran Romulus, verdiği karar ile İsyan'ın ilerleyişinde büyük bir rol oynuyor. Çeper'in desteğini alan Darrow, savaş başladığında eski dostu Roque ile karşılaşıyor ki bence kitabın en hüzünlü sahnesi burasıydı. Roque ve Darrow'un dost olduğu yıllardan bol bol anı okumak güzeldi.  Ragnar'ın kardeşi Sefi'de inanılmaz bir savaşçıydı. Yazar'ın betimlemeleri falan güzeldi. Her şeyi hayal edebiliyordunuz. Uzun zaman aklımdan çıkacağını sanmıyorum.

SPOILER İÇEREBİLİR

Spoiler olmadan yazmaya çalıştım ama bazı şeyleri yazmazsam olmayacaktı. Ragnar'ın yurduna giderken yaşananlar sonrası Cassius'un esir alınmasından sonra olayların öyle gelişeceğini kim tahmin ederdi ki... Cassius, bir pislik gibi davransa da aslında Darrow'u içten içe daima sevdi. Onların dostluğuna yakışan bir sondu. Kısrak'ın son anda patlattığı bombayı hiç mi hiç beklemiyordum yani nasıl bekler ki bir insan öyle bir şeyi. Resmen şok oldum ama mutluluk dolu bir sahneydi. Yine de en efsane kısım Luna'ya giderek ters köşe yaptıkları kısımdı ve aslında ters köşenin içinde de ters köşe vardı. Gerçekten muhteşemdi. Tahmin ettim o tarz bir şey olacağını gerçi ama yine de bu durum okuma keyfimi hiç bozmadı.

SPOILER BİTTİ

Serinin en mükemmel kitabı hangisi deseler iki ya da üç diyemem ikisi de benim için unutulmazlardan olacak. Son yıllarda kesinlikle böyle bir seri okumadım. Genelde ilk kitap efsane olur daha sonra tempo düşerdi ama sevdiğimiz karakterlerin hatırına seriyi bitirirdik. Bu seride ilk kitap vasat devam kitapları mükemmeldi. Biraz tersine yazmış yazar :D Baştan sona soluksuz okuduğum bir roman oldu. Kızıl İsyan serisi 2017'de en sevdiklerim listesinde kesinlikle yerini alacak. Distopya seviyorsanız bu seriyi mutlaka okuyun. Başka yazılarda görüşmek üzere hoşça kalın.

Kızıl Yükseliş yorumum için TIK.
Altın Oğul yorumum için TIK.

Son Şansım - Kübra Nur / Kitap Yorumu (Sonsuz Düşler #2)


Serinin 2. kitabı Son Şansım'ı da hızlı bir şekilde okudum. Bu kez küçük kardeş Nisan Ekiz'in çılgın hikayesini okuyoruz. İlk kitaptaki tadı bulamadığımı söylemek istiyorum. Kötü müydü peki? Hayır değildi ama Mayıs'a alışıp hemen ardından Nisan'ı okuyunca bana aynı tadı vermedi. Nedeni de sanırım Mayıs'ın çok daha fazla çılgın olmasıydı. Kısaca konusundan bahsetmek istiyorum.

Nisan Ekiz, üniversite üçü bitirmiş, yaz tatili sebebiyle Trabzon'a ailesinin yanına dönecektir ancak ablası evlendiği için tek başına dönmesi gerekmektedir. Bu yüzden ablasıyla birlikte bir plan yaparlar. Nisan, yaz boyunca çalışacaktır, bu nedenle de eve gidemeyecektir. Nisan, eniştesi Arın'ın yardımıyla Erarslan Holding'te yönetici asistanı olarak işe başlar. Patronu Kuzey ile bir tanışma fasılları var ama o konuya girmek istemiyorum. Kahkahalar eşliğinde o sahneyi okumanız gerek :D

Nisan, bir asistan olarak çalışmaya devam ederken talihsizlikler yakasını bir türlü bırakmıyor. Nişanlı olan patronunun nişanlısıyla arasındaki durumu çözmeye çalışmasından tutun da patronunu babasının gözüne sokmak için yaptığı türlü planlara kadar her türlü aksiyon var Nisan'da. Hatta planlarını gerçekleştirmek için ara ara ufak müdahalelerde de bulunabiliyor. Tüm bunların içinde hiç hazırlıklı olmadığı bir durum var ki Nisan'ın bile elini kolunu bağlıyor. Tabii ki aşk. Kuzey ve Nisan arasında ortaya çıkacak bir aşktan bahsediyorum. Gerisini düşünün artık.

Yazarın anlatım tarzı genel olarak çok eğlenceli. Günü güzelleştiren, neşenizi yerine getiren kitaplar vardır ya... İşte yazarın kitapları da öyle. Bende Son Çarem'in yeri daima ayrı olacak ama onu belirtmeden geçmeyeyim. Yine de okuduğum iki kitap da o kadar keyifliydi ki, bu durum yazarın diğer kitaplarını da merak etmeme sebep oldu. Okuma listem ne zaman müsait olur bilmiyorum ama okumayı düşünüyorum. Serinin devam etmesi umuyor ve yazımı burada sonlandırıyorum.

Serinin ilk kitabının yorumu için TIK

Altın Oğul - Pierce Brown / Kitap Yorumu (Kızıl İsyan #2)


Serinin ilk kitabını okumuş ve seriye devam etsem mi etmesem mi diye ciddi ciddi düşünmüştüm. Okumak için serinin tamamlanmasını beklediğim ve devam kitaplarını aldığım için devam etme kararı verdim. Şimdi diyorum ki ya devam etmeseydim ne olurdu. Böyle bir seriyi kaçırmış olurdum. Zaman zaman durgun zaman zaman aksiyonlu devam eden ilk kitap bana kendini fazla sevdirememişti. Sanırım çok aksiyonlu bir kitap hayal etmiştim ve okuyunca öyle olmadığını anlayıp biraz hayal kırıklığı yaşamıştım. Oysa Pierce Brown, tüm aksiyonu ikinci kitaba saklamış. Üçüncü kitabı düşünemiyorum bile. İkinci kitabın sonu düşünüldüğünde üçüncü kitabın da aksiyonlu olacağı anlaşılıyor.

Enstitüyü başarıyla bitirip Mars'ın başvalisi Augustus'un süvarisi olmayı seçen Darrow, Akademi'de kaybetmesinin ardından gözden düşmüştü. Darrow'un amacı bir filo sahibi olmakken kendini bir anda Augustus Hanesi'nden çıkarılırken bulmuştu. Darrow'un başarısız olması Augustus'un gözünden düşmesine de sebep olmuştu ve onu kimin satın alacağını bilmediği bir yola çıkmıştı. En kötü ihtimal Bellona Hanesi'ydi. Eski dostu Cassius'un ailesi. Geçiş ile ilgili gerçeği öğrendiğinde onu ölmeye bırakan Cassius, o günden beri Darrow'un ölmesini istiyordu. Darrow, o hane tarafından alınırsa sonunun ne olacağını kesin olarak biliyordu.

Aradan geçen yıllarda Darrow ile iletişim kuramayan Ares'e ve Oğullar'a ne olduğunu merak eden Darrow, bu kitapta tüm gerçekleri öğrenirken en baştan beri merak ettiği Ares'in kimliğini de öğreniyor. O bölüm beni şoka uğrattı. Ares'in asla o kişi olacağını tahmin etmemiştim. Çok başka tahminlerim vardı. Sonuç olarak Darrow, bu kitap boyunca Ares'in Oğulları'nın eskisi gibi olmadığını öğreniyor ve onun tarafı belli. 

Sözleşmesinin bitişi Hükümdar'ın gezegeni Luna'da yapılacak Zirve'yle çakışan Darrow için Zirve önemli bir gün olacaktı. O gün, sözleşmesi açık artırmaya çıkacak ve yeni bir Hane'ye katılacaktı ve muhtemelen Augustus'un korumasından çıkınca ölecekti. Bu düşüncelerle birlikte gelişen olaylar Darrow'a bir umut verecek ve Darrow bir kez daha sahnede boy gösterecektir. Zirve akşamı yapılan partide şovunu sergileyen Darrow, o akşam kendi canıyla birlikte aslında Augustus Hanesi'ni de kurtardığını öğrendiğinde her şey çok başka olacaktır. Karmakarışık bir ortamda kalan Darrow ve çevresindekilerin olayları kendi lehine çevirmek için çabaları devam ederken bazı dostluklar bozulacak ve bazıları sağlamlaşacaktır.

Kitabın her sayfası ayrı olaydı. İnsan hangisinden bahsedeceğini şaşırıyor. Hepsinden bahsetmek mümkün değil ve bazı yerleri anlamak için Hanelere, kişilere, terimlere falan hakim olmak gerekiyor. O yüzden birçok güzel detaya değinemiyorum. Yoksa bu yazı bitmez :D Sonuç olarak söyleyebileceğim tek şey mükemmel bir devam kitabıydı ve sonu o kadar arada bıraktı ki serinin son kitabında tempo nasıl olacak inanılmaz merak ediyorum. Hemen okumaya başlayacağım. En kısa zamanda da yorumu gelir. Distopya sevenler mutlaka bu seriyi edinin. Son zamanlarda okuduğum en sıradışı distopyaydı. İsyan gibi isyandı da diyebilirim :)

Serinin ilk kitabı Kızıl Yükseliş yorumum için TIK

Takvim Kızı Şubat - Audrey Carlan / Kitap Yorumu


Takvim Kızı'nın şubat ayı kitabı da bitti. Açıkçası ne desem bilemiyorum. İlk kitapla kıyaslama yapsam mı yoksa ilk kez okuyormuş gibi mi yapsam bilmiyorum. O yüzden bilindik bir yöntemle devam edip beğendiğim ve beğenmediğim yönlerini yazacağım.

Takvim Kızımız Mia, ilk kitabın başında ailesini kurtarmak için komadaki babasının bir milyon dolarlık borcunu, ödemeyi kabul ediyordu. Babasının borçlu olduğu mafyayı her ay yüz bin dolar ödemeye ikna etmişti. Bu sayede bir yıl içinde borç bitecekti. Bu ödemelerin altından kalkabilmek için teyzesinin eskortluk şirketinde çalışmaya başlayan Mia, her ayı farklı bir kişiyle geçirecekti.

Mia, ikinci ayını ünlü bir ressam olan Alec'in yanında geçirmek için Seattle'a gider. Karşılaştığı manzara kesinlikle umduğu gibi değildir ve ilk gün yaşadığı ufak kaza canını sıkar. Ayağından hafif bir sakatlık geçiren Mia, Alec için modellik yapacaktır ancak Alec'in stüdyosunu gördükten sonra çıplak mankenlik konusunda kararsız kalır. Alec'in birbirinden muhteşem tablolarının ilham perisi olan Mia, o işin büyüsüne kapıldığında  ve Fransız olan Alec ile yaşamaya devam ettikçe yaptığı işten hoşlanmaya başlar.

Bu kitabı seriden bağımsız olarak yani tek bir kitap olarak okusaydım hoşuma giderdi diye düşünüyorum. Çünkü ressam detayı oldukça güzel işlenmişti. Sanata özellikle de tablolara karşı bir ilginiz varsa severek okuyacağınızı düşünüyorum. Alec şahsına münhasır bir adamdı. Bir konu üzerinden yola çıkarak birbirini tamamlayan bir koleksiyon hazırlama olayı da ilginçti. Yazarın kaleminin güçlü olduğunu söyleyebilirim. Gelelim beğenmediğim yönlere. İlk kitapta Wes gibi birini okumuşuz arkasından Alec geliyor ve Mia çok rahat davranıyor. Wes'i düşünüyor ama Alec ile birlikte olabiliyor. Bu fazlasıyla iğrençti. Hani çok uç noktalardan götürmüş olayı yazar Audrey Carlan. Mia, her ay farklı biriyle oluyor ve bu ona bir yerden sonra eğlenceli gelmeye başlıyor. Yeni şeyler keşfetmek, farklı insanlar tanımak hoşuna gidiyor. Umarım serinin üçüncü kitabı şubat ayı kitabını bana unutturabilir. Bu şekilde devam ederse okumak için can atacağım serilerden biri olmayacak bu.

Son olarak seri +18 olarak geçmiyor ama bence 21 yaş altına pek uygun içerikte değil. Yani tavsiye etmiyorum. Eğer cinselliğin ön planda olduğu kitaplar okumaktan hoşlanmıyorsanız bu seriden uzak durmalısınız. Konu bir eskortu anlatsa da olay daima çok başka yönlere kayıyor. Bunu bilerek almanızı öneririm.

Takvim Kızı Ocak kitabı yorumu için TIK.

Son Çarem - Kübra Nur / Kitap Yorumu (Sonsuz Düşler #1)


Türk yazarlara okumaya önem veren biri olarak Kübra Nur'u nasıl gözden kaçırmışım bilmiyorum. Wattpad'te yayınlanan bir eser olduğunu söylemeliyim. Daha sonra kitaplaştırılmış ve iyi ki öyle olmuş yoksa ben keşfedemezdim. Daha önce okuduğum birçok Wattpad temelli kitaptan sonra Wattpad'e karşı biraz önyargım oluşmuş olabilir. Aslında birazdan daha fazla. Yani önüne gelenin kitap yazdığı bir ülke haline gelmemizden bahsetmek istemiyorum. Herkes emek verip ortaya bir şeyler çıkarıyor ama çoluk çocuğun eline düştü bu sektör. Okuduğum bazı kitaplar sonrası inanın bir Türk yazarın kitabını alıp okumaya korkar oldum. Neyse ki böyle güzel romanlarda var ve umut etmemizi sağlıyorlar.

Kısaca konudan bahsedeyim. Üniversiteyi bitirmiş ve işsiz kalmış olan Mayıs Ekiz, kardeşi Nisan ile İstanbul'da yaşamaya devam eder. Ancak işsiz olduğu için artık masrafları karşılayamayacak noktaya gelmiştir. Onlara ailelerinin yanı yani Trabzon yolları görünmüştür. Bu çıkmazdan kurtulmaya çalışan ve yüzlerce iş başvurusundan eli boş dönmüş Mayıs, bir gün yine iş bulmaktan umudunu kesmişken bankta yanına oturan kişinin iş teklifiyle şok olur. Yanındaki adam dedektiflik tarzında bir iş önerisi yapmaktadır ve Mayıs, dedektiflikten kesinlikle anlamamaktadır. Bu teklife ilk anda gülüp geçen Mayıs, biraz düşününce çaresizlikten işi kabul eder. Mayıs, bir iş adamı olan Arın Arıkan'ı takip edecek ve tüm detayları iş teklifi yapan kişiye iletecektir. 

Şapka tutkunu olan Mayıs'ın, beyaz elbisesi ve hasır şapkasıyla ilk dedektiflik gününde bir erkekler tuvaletinin camından Arın'ın kucağına düşeceğini ve bu anın bir gazeteci tarafından fotoğraflanacağını söylesem inanmazsınız ama her şey tam da o ilk günden sonra başlıyor :D İnanılmaz keyifle okuduğum ve bol bol kahkaha attığım bir romandı Son Çarem. Konusunun saçma olduğunu kabul etmek gerek ve kitapta başka saçmalıklarla da karşılaşmanız mümkün ama kesinlikle gününüze neşe katacak bir kitaptı. Yazarın yazım tarzına bayıldım. Esprili diliyle insanı eğlendirmeyi başarıyordu.

Geç keşfetmiş olsam da artık yazarı takip edeceğim. Mümkün olan en kısa sürede daha önce basılmış kitaplarını da alıp okuyacağım. Neşesiz olduğunuz günler için bu kitabı kütüphanenizde mutlaka bulundurmanızı öneririm. Serinin ikinci kitabının yorumu da en kısa sürede yayında olacak. Hoşça kalın.

Yıldız Gemisi - Melissa Landers / Kitap Yorumu (Yıldız Gemisi #1)


Yıldız Gemisi, aynı adı taşıyan serinin ilk kitabıydı. Yazarın ülkemizde yayınlanan 2. serisi. İlk seriyi okumadım ama bu kitaptan sonra merak etmedim desem yalan olur. Sanırım Yabancı serisini de okuma listeme ekleyeceğim. 

Yetiştirme yurdunda büyümüş 18 yaşındaki Solara için hayat hiç kolay olmamıştı. Okulda çok başarılı olan Solara, makinelerden de çok iyi anlıyordu. Aynı okula gittiği Spaulding Yakıtlarının varisi, zengin Doran, okul hayatları boyunca hep Solara'yı aşağılamıştır. Solara'nın parmağındaki suçlu olduğunu gösteren dövmeler yaşamını daha da zorlaştırdığından tek çözüm olan dış diyara gitmeye karar verir ancak bunun için bütçesi yeterli değildir. O da birinin hizmetçisi olarak gidebileceğini düşünür. Mahkumiyet dövmeleri onu elemekte de oldukça başarılı olur. Uzay mekiğinin son yolcusu Doran ve sevgilisidir. Doran, onu hizmetçisi olarak kabul ettiğinde 5 ay sürecek bu yolculukta olacakları ikisi de tahmin edemezdi.

Uzay mekiği yolculuğu ve sonrasındaki o aksiyon, o gizem kitabı elimden bırakmama engel oldu. Ve o son... İkinci kitap nasıl devam edecek diye günlerce düşünmeme sebep oldu. Akıcılık çok iyiydi. Gerçekten tahminimin üstündeydi.

Son olarak yazarla ilgili şunu söylemek istiyorum. Yabancı serisi çıktığında biraz uzak durmuştum. Yaş olarak bana hitap etmeyeceğini düşünmüştüm ama yazarın kaleminin güzelliğini gördükten sonra pişman oldum. Bu kitap gibi akıcı bir seriyse benim için kayıp olmuş. Çünkü takip ettiğim kadarıyla ilk serinin ciddi bir takipçi kitlesi vardı. En yakın zamanda o seriyi de alıp okuyacağım. Yine yorumları buradan yazarım. Şimdilik hoşça kalın.

Serbest Düşüş - Leah Raeder / Yorum


Serbest Düşüş, konusu ve hakkında yapılan yorumlar hoşuma gittiği için aldığım romanlardan biriydi. Yanlış hatırlamıyorsam aralık ayı alışveriş yazılarımda da bahsetmiştim. Merak ettiğim için çok fazla bekletmeden okumak istedim. Sonuç maalesef benim açımdan pek tatmin edici olmadı.

Konusu aslında oldukça klasik. Muhtemelen hemen herkes bu konuyu işleyen en az bir kitap okumuştur. Bir lise öğretmeni ve lise son sınıf öğrencisinin ilişkisi anlatılıyor. Başkarakter kızımız yani Maise, babasını tanımamış, annesiyle de sorunlu bir ilişkisi var. Annesi uyuşturucu satıcılığı da yapıyor ve kendinde olduğu gün pek yok. Çocukluğundan itibaren kötü şartlarda yaşamak zorunda kalmış ve çeşitli tacizlere uğramış olduğundan kendini çevreden soyutlamış. Herhangi bir arkadaşı yok, aşk ilişkisi yaşamıyor, aile sıcaklığını görebildiği bir yer yok ve en önemlisi tüm bunlar onda kendinden çok daha büyük adamlarla takılma isteği veriyor. Bu adamlarla tek gecelik ilişkiler yaşıyor. Yalnızlığını derinden hissettiği bir gece bir lunaparka gidiyor ve bu parkta bir hız trenine biniyor. Hız treninde yanında oturan daha önce hiç görmediği Evan, ona farklı şeyler hissettiriyor. O geceyi Evan'la geçiren Maise'nin kendine kaçacak bir bahane bulması fazla zamanını almıyor. Okul açıldığında ve lise son sınıfa başladığında en çok istediği film çalışmaları dersinin öğretmeni o gece kaçtığı Evan çıktığındaysa şok olmak hiçbir işine yaramıyor. Tabii ki Evan için de geçerli bu.

Malum gece kendisinden kaçan kızın öğrencisi olduğunu anlayan Evan, işi ve duyguları arasında kalıyor ve tercihi Maise'ye bırakıyor. Doğruyu yapmak isteseler de ikilimiz kitabın hiçbir bölümünde doğru davranmıyor. Gizemli Evan'ın sırlarını zaman içinde çözülüyor. Ve Evan-Maise bir yol ayrımına geliyor. Lisenin son senesinde hiç hesapta yokken arkadaş olduğu Wesley ile sorunlu ilişkisi biraz ilgi çekiciydi benim açımdan. Wesley'nin ailesinde, aile olmanın ne demek olduğunu gören Maise, geleceğiyle ilgili kararlar alır. Bir yandan onu umursamayan annesinin mafyaya büyük borcu olduğunu öğrendiğinde üniversite için annesinin yanından ayrılmadan onu bu işten kurtarma planları yapar. Bu kısımlar oldukça farklıydı çünkü 18 yaşında bir kızın yapabileceklerinin üstünde bir şeyler yapan Maise, bir yandan geleceğini kurup kendini kurtarmaya çalışırken, bazı riskler alarak annesini kurtarmaya da çalışıyordu. Belki yazar Maise ve Evan'ın ilişkisi üzerinde bu kadar durmasa bu kitabı çok severek okuduğum kitaplar içine koyardım ama cinsellik içeren sahnelerin aşırılığı kitabı biraz daha alt düzeye indirmişti. Benim açımdan 32 yaşında bir öğretmen ve 18 yaşındaki öğrencisinin aşk ilişkisini okumak yeterince rahatsız ediciydi. Keşke daha farklı olabilseydi. Yine de Maise'nin başarmaya çalıştığı bölümler sebebiyle kitaba 5 üzerinden 3 puan verdim. 

Serbest Düşüş, akıcı olmasına rağmen benim için biraz hayal kırıklığı oldu. Büyük beklenti içine girmeden okumanızı öneririm. Yeni yazılarda görüşmek üzere... Hoşça kalın :D

Takvim Kızı Ocak - Audrey Carlan / Kitap Yorumu

 

Ocak ayı itibarıyla ilk iki kitabıyla raflarda yerini alan Takvim Kızı serisi okuyanlar tarafından oldukça sevildi. Serinin her ay bir kitabı çıkacak ve başkarakter Mia, her ayını bir kişiyle geçirecek. Şimdi böyle yazınca biraz garip geldi biliyorum ama açıklamasını da yapacağım :)

Mia Saunders, küçük yaşlarda annesi tarafından terk edilmiştir. Küçük kız kardeşine kol kanat germeyi de o zaman öğrenmiştir. Kumarbaz bir baba ile büyüyen bu iki kız aile sıcaklığını olması gerektiği gibi yaşayamamıştır. Mia, 24 yaşına kadar 4 başarısız aşk ilişkisi yaşamış olduğundan aşka inancını yitirmiştir. Çünkü her defasında yanlış birine aşık olduğunu zor yollardan öğrenmiştir. Aşka inanmayan bu kızın 4. aşık olduğu adam bir mafya babasıdır ve babası aldığı borcu geri ödeyemediği için mafya tarafından öldüresiye dövülmüştür. Komada kendini bilmeden yatan babasını bu borçtan kurtarmak zorundadır. Çünkü babası borcu ödemezse öldürülecek ve borç iki kız kardeşten alınacaktır. Babasına duyduğu sevgi Mia'yı harekete geçirir. 1 milyon dolar kazanmak için bir yıl vakti vardır ve tek çare teyzesinin eskortluk şirketinde çalışmaya başlamaktır.

Görüşme sonrası işi kabul eden Mia, güzellik uzmanları tarafından yapılan bakımdan sonra hazırdır. Fotoğrafları çekilip siteye eklenir ve ilk ayını geçireceği kişi belli olur. O kişi senaryo yazarı olan, zengin, yakışıklı Wes'tir. İşin kuralları bellidir. Aşık olmak yok, etkinlik vb. yerlerde yanındaki adama eşlik etmek dışında bir ilişki yok. Eğer böyle bir şey olursa şirket sorumluluk kabul etmiyor ancak ek ücret alınıyor falan gibi birkaç detay var. Bir kitapçıkta yazan tüm kuralları okuyup anlayan Mia için kurallar Wes'i gördükten sonra son hız değişiyor. Bir eskorta asla ihtiyaç duymayacak bir adamdan bahsediyoruz sonuçta. Kızımız gördüğü anda etkileniyor. Gerçi karşılıklı bir durum bu.

SPOILER İÇEREBİLİR

Spoiler olmadan yazmak çok mümkün değil ama şunu söyleyebilirim ki kitabın sonu tahmin ettiğiniz gibi gitmiyor. Yani zaman bitince herşeye rağmen Wes'in yanından ayrılıyor. Sonuçta her ay yüz bin dolar kazanacak. Wes, tüm parayı ödemeye hazır olsa da bunu kabul etmeyen kızımız işine devam ediyor. İkinci kitapta neler yaşayacağını merak ediyorum ama içimden bir his 12 ay sonra Wes ile bir şansları olabilir diye düşünüyor. Yani ben öyle olmasını umuyorum :D

SPOILER BİTTİ

Takvim Kızı serisi eğlenceli bir seri olacak. Mia, bakalım bir yılda ne maceralar yaşayacak. Seriye devam etmeyi düşünüyorum. Tek günlük kitaplar zaten. Bunalınca, eğlenceli ve akıcı bir şeyler okumak istediğinizde elinizin altında olsun bence. Cidden insanın havasını değiştiriyor :) Bu ay ikinci kitabı da okuyacağım. Başka yazılarda görüşmek üzere. Şimdilik hoşça kalın.

İpeği İşleyen Kız - Kelli Estes / Yorum


İpeği İşleyen Kız ile ilgili sayfalarca yorum yapabilirim. O kadar etkilendim ki bunu kelimelerle tam ifade edebilecek miyim bilmiyorum. Kitabı, Kitap Meltemi blogu sahibi canım Meltemciğim ile okuduk. Okurken ve bitirdikten sonra uzun uzun konuştuk. Birbirimize spoiler vermemek için çabaladık durduk ve nihayet bitirdiğimizde ikimizin de bayıldığı ortaya çıktı ama ben bu romanı okuyup tam puan vermeyecek biri olduğunu sanmıyorum. Meltem'in İpeği İşleyen Kız yorumu için TIK.

Yazar öyle güzel kurgulamış ki sevmemek gibi bir şey söz konusu değildi. Roman geçmiş ve günümüz şeklinde ilerliyor. Arkadya'nın tipik romanlarından ama yayınevinin hemen hemen tüm kitaplarını okumuş biri olarak bundan daha iyisini okumadığımı söylemek istiyorum. Geçmişi anlatan bölümler 1886 yılından başlıyor. Çinlilerin Amerikalılar tarafından istenmediği yıllar. Çeşitli kötü davranışlar gören bu azınlıklar ülkeden zorla gönderiliyor. Yanlarına bir şeyler almaya vakit bile verilmiyor. En değerli eşyalarını alabilen bu insanlar gemiye bindiriliyor ve Çin'e doğru isteksizce yola çıkıyorlar. Gemideki yolcular içinde Mei Lien, babası ve büyük annesi de var.

Spoiler vermemek adına bundan sonra iç acıtıcı sahneler yaşandığını söyleyip geçeceğim. Gemiden kurtulan Mei Lien, kimsesiz kaldığını fark ettiğinde elinde kalan tek şeye yani onu denizden kurtaran Joseph'e tutunur. Çok zor olacağını bilseler de evlenirler ve bir oğulları olur. Mei Lien'in bir amacı vardır. Bunun için de aklındakini gerçeğe döndürmek için işleme yapmaya başlar.

Günümüze gelecek olursak babasını mutlu etmek adına istemeden de olsa uluslararası işletme okumuş olan ve Starbucks'ın idari kadrosunda çalışmaya başlayacak olan Inara, büyük teyzesi Dahlia'nın ölümüyle kendisine miras bıraktığı malikaneye gider. Amacı burayı satmaktır ancak teyzesinin vasiyeti orayı pansiyona çevirmesi yönündedir. Orcas Adası'ndaki malikanenin kopan merdiveninin altında işlenmiş bir giysi kolu bulduğunda o muhteşem işlemeleri çözme isteğine karşı gelemez.

SPOILER İÇEREBİLİR

O kaftan hikayesi inanılmazdı. Yazarın Mei Lien'i günümüze bağlama şekli daha doğrusu bağladığı kişiler çok tahmin edilebilirdi ama onun dışında bu hikaye muhteşemdi. Mei Lien'in kurtulması için babasının yaptıkları ve büyük annesini son görüşü beni aşırı duygulandırdı. Joseph ile yaşadıkları, oğlundan ayrılışı... Bu kısımları çoğaltmak mümkün. Ciddi anlamda farklı bir romandı.

SPOILER SONU

Hatta kitabın sonuna kadar bolca ağladığımı söylemem gerek. Bir şekilde insanın içine dokunan bir hikayeydi. Gerçeklerden yola çıkılarak yazıldığı için de etkisi güçlüydü diye düşünüyorum. Çünkü her şey kolayca yerine oturuyordu. Kitabın sonunda yazarla yapılan bir röportaja da yer verilmiş. Bu röportajın mutlaka okunması gerek. Romanın yazılma süreciyle ilgili bilgiler vardı. Yazma sürecindeki araştırmalardan, kitaptaki gerçek kişilerden falan bahsediliyordu. Sonuç olarak en etkilendiğim kısım Mei Lien'in hikayesi olsa da günümüzde geçen kısım da kötü değildi. Kalemi kuvvetli bir yazar tanımanın mutluluğuyla kapattım kitabın kapağını. Bundan sonra Kelli Estes ne yazsa okurum. Görüşmek üzere. Hoşça kalın. 

Kızıl Yükseliş - Pierce Brown / Kitap Yorumu (Kızıl İsyan #1)


Kızıl Yükseliş'i geçen yıl kitap fuarından almıştım ve seri tamamlansın diye bekliyordum. Nihayet serinin son kitabı Sabah Yıldızı çıktı. Seri tamamlanınca 2017'yi Kızıl Yükseliş ile açayım dedim. Bitirmem birkaç gün sürdü. Beklentimin yüksekliğinden mi yoksa son dönemdeki distopyaların birbirine benzer olmasından mı kaynaklandı bu durum bilemiyorum ama bir şekilde tahmin ettiğim gibi çıkmadı. Yine de inanılmaz aksiyonlu olduğu için hızlıca okuyabildim ikinci yarıyı.

Darrow, madende cehennemdalgıcı olarak çalışan genç bir çocuk. Henüz 16 yaşında ama o pozisyonda çalışan en genç kişi kendisi. Eşi Eo ile çocukluktan arkadaşlar, büyüdüklerindeyse aşık olmuşlar. Darrow'un evlilik yaşı geldiğinde evlenmişler. Yarı aç yarı tok yaşıyorlar ve bunun sebebi Mars'ı dünyadan gelecek insanlara hazırladıkları için kaynakların sınırlı olması. Kızıl Yükseliş, anlaşıldığı üzere Mars'ta geçen bir roman. Mars'a Darrow'un kuşaklar önceki dedeleri getirilmiş. Dünya yaşanamayacak bir hale geldiğinde Mars insanlar için hazır olacak. Bu yüzden de bütün kızıllar sorgusuz sualsiz çalışıyorlar.

Birçok distopya gibi Kızıl Yükseliş'te de renklere göre ayrılmış insanlar. Kızıllar en alt, Altınlar en üst kademedeler. Arada pembeler, griler vb. renkler ve çeşitli yaratıklar var. Kızıllar için en büyük sürpriz Defne'yi kazanmaktı. Bu madenlerdeki çalışmalara göre verilen normalden fazla yiyecek ve eşya anlamına geliyordu. Eo'nun keşfettiği bir şey, gelişen olaylar sonucu onun ölümüne neden olduğunda ve Darrow'da kendini kaybedip onu öldürmelerini sağladığında olaylar çok farklı yönde gelişiyor. Ares'in Oğulları denen gizli bir grup Darrow'u kurtarıp ona gerçekleri gösteriyor. Gördüklerine inanamayan Darrow'un düşünebildiği tek şey Eo'nun intikamını almak oluyor. Bunun için bir Altın'a dönüşüp onların arasında yaşaması gerekse bile bunu başarıp o isyanı çıkaracağına inanıyor ve bu uğurda kolları sıvayıp hemen işe başlıyor.

Darrow'un bir Altın'a dönüşmesi, daha sonra Altın'ların gittiği enstitüye kabul edilmesi ve ondan sonrası kitabın asıl konusunu oluşturuyordu. Darrow, bambaşka biri oluyordu ve enstitü kesinlikle düşündüğü gibi bir yer değildi. Kitabın bu kısımları muhteşemdi. Biraz Açlık Oyunları'na benzettim ama o tarz bir oyun yoktu burada. Daha farklı bir şeydi. Serinin ikinci kitabı Altın Oğul'un ilkinden kat kat güzel olduğu söyleniyor ama kesinlikle beklentiyi yüksek tutmayacağım. Sonra yaşadığım hayal kırıklığı uzun zaman geçmiyor. Bu ay içinde ikinci kitabı okuyabileceğimi düşünüyorum. Yorumum yine burada olacak. Şimdilik hoşça kalın.