Tebrizli Şems - Sinan Yağmur / Yorum (Aşkın Gözyaşları #1)


Orjinal İsim: Aşkın Gözyaşları - Tebrizli Şems
Yazar: Sinan Yağmur
Yayınevi: Karatay Akademi
Sayfa: 240
Baskı Yılı: 2010

Mevlana'yı Mevlana yapan Şems'i yazar çok iyi anlatmış. Başlarda arayışlarını okuyoruz. Çocukluğundan itibaren farklı ve eksik olan Şems, Mevlana'yı bulduğunda tamamlanıyor ve Mevlana'nın cevherini ortaya çıkarmasına yardımcı oluyor. Bu sırada gelen tepkiler çoğalıyor. Ancak onlar öyle bir boyutta ki umursamıyorlar. Sonlara doğru Şems'in, Mevlana'nın isteğiyle kızı Kimya Hatun'la evlenmesinden bahsediliyor. Kimya'nın ölmesi ve Şems'in acılar içinde kalması. Şems'in öldürülmesi ve ardında kalan Mevlana. Çok etkileyiciydi. Zaman zaman gözyaşlarım anlamadan akıverdi. İster istemez güldüğüm anlar oldu. Bitirdiğimde ilk işim ikinciye başlamak oldu.

Arka Kapak:

Yedinci ve en tesirli bıçak darbesi ensesine gelir boynu sağa doğru bükülmüştür. Dervişler yere kapanmasını bekleye dursun. Şems Hz. Peygamberin şu hadisini sesi boğuk mırıldanır: “Allah’a kavuşmayı isteyeni Allah da sever” Dervişlerden birisi sırtına tekmeyi vurur. Yüzüstü taş zemine kapanır, dudağı patlamış, dişleri zemine dökülmüştür Siyah feracesi kanlar içinde bordoya dönmüştür. Saçlarından tutarak kafasını kaldıran dervişin niyeti Şemsin başını gövdesinden ayırmaktır 


Baş derviş engeller. Bırakın son nefesini versin. Sonra da en yakın bir kuyuya atın. Kıyafetine sarp atın. 

Avluyu yıkayın. Sabah ile yola çıkarız. Şems hala son nefesini vermemiştir Sille taşının üzerindeki başını hafifçe göğe kaldırır ve: “Allah ne güzel sevgilidir. Rabbim sana aşığım. Ve bu canı sana hediye ediyorum.” Mevlana içeri girer, mendili koklar eli titreyerek açar. İçinden san kağıda yazılmış bir not çıkar: “Yemin ederim ki ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim. Gör ki aşk için 

ölmek ne demekmiş.” Mevlana olduğu yere düşüp bayılmıştır.Geceden sonra doğan ve kalplerin çöllerini cennetlere çeviren bir gözyaşı bu. Çoraklaşmış ve çöle dönmüş kalpler; açın sadrınızı! Aşkın gözyaşları, serin serin, sağanak sağanak, üzerimize damlıyor; bakın gökyüzüne, nasılda aşk yağıyor...

Burt's Bees Yabanmersini ve Bitter Çikolata Dudak Bakımı


Dudak balmları, nemlendiricileri vb. ürünleri özellikle kış aylarında sık kullanırım. Çantamda, evde farklı ürünler kullandığım da olur. Yıllardır memnun olduğum ve sürekli aldığım balmların yanında hiç beğenmediğim ve bidaha almayı düşünmediğim ürünler de oldu. Bana bu ürünü niye almalıyız derseniz etkili olmasının yanında kokusu muhteşem o yüzden almasınız derim :) Kapağı açtığım anda mis gibi bir koku geliyor. 


%100 doğal bir ürün olan bu canlandırıcı dudak bakımı, antioksidan yönünden zengin ve yumuşatıcı özelliğe sahip Yabanmerisini Çekirdeği Yağı ve Kakao ile özenle formüle edilmiş. Zaten iki kokuyu da alacaksınız :) Nemlendirme açısından diğer Burt's Bees ürünlerinde olduğu gibi buna da hayran kaldım.


Yumuşaklık ve yenileme hissi arayanlar Burt's Bees'in bu dudak bakımı ile tanışmalı diyor ve yazımı sonlandırıyorum. Mutlu günler :)

Rimmel London Scandal Eyes Retro Glam Maskara / Extreme Black


Watsons'ın blogger buluşmamız için gönderdiği şirin kutularımızdan çıkan Rimmel'in Scandal Eyes maskarasına bayıldım. Benim kirpiklerim için doğru maskara olduğunu fark etmem uzun sürmedi. İlk sürüşümden itibaren özel günlerin vazgeçilmez maskarası oldu. Benim kirpiklerimdeki etkisini söyleyecek olursam abartılı bir görünüm elde ettim. Günlük kullanım için aşırı geldi o yüzden bana. Ama aynı zamanda da başka maskaraları beğenmez oldum :)


Fırçasına bakacak olursak benim için gayet kullanışlı bir fırçaydı. Sürüş gayet kolay oluyor ve bulaşma olmuyor. Renk olarak bakacak olursam adından da anlaşıldığı üzere aşırı siyah renkte. Tek kat sürüşte bile kirpikler ben burdayım diye bağırıyor. Yoğun kıvamlı bir maskara. Dolgunluk ve belirginleştirme açısından çok memnun kaldım. 


Kirpik kıvırıcı kullanmadığımdan maskara fırçasıyla sürüş anında mümkün olduğunca kirpiklerimi kıvırmaya çalışırım. Bu fırçanın kıvırma özelliğine hayran kaldım. Maskara arayışında olanlar için önerebileceğim bir maskara Scandal Eyes. 

Son olarak kirpiklerim doğal haliyle uzun fakat renk açısından belirgin değil. Bu sebeple maskara kullanırken verdiği renk önemli benim için. Ek olarak kıvırmayı da kolaylaştırması bu maskarayı sevmemde büyük rol oynadı. Başka yazılarda görüşmek dileğiyle. Mutlu kalın :)

Gabriel'in Cehennemi - Sylvain Reynard / Yorum


UYARI: 18+ Yetişkin Okurlar İçin

Başlarda Gabriel'in o donuk ve hadsiz konuşmalarına gıcık olsam da genel olarak sonradan insanlaşmış halini sevdim. Julia'yı hatırlamasından sonraki değişimi ve önlerindeki engelleri okurken de eğlenmedim desem yalan olur. Bazen güldüm, bazen üzüldüm.

Gabriel Emerson hayatla ilgili beklentisi olmayan biridir. Edebiyat profesörü olmuş ve çevresi tarafından katı ve soğuk aynı zamanda da çekici biri olarak anılmaktadır.

Julianne(Julia) henüz 23 yaşındadır. Harvard'a kabul edildiği halde maddi açıdan uygun olmadığı için yüksek lisansını Toronto Üniversitesinde yapmak zorunda kalmıştır. Hem de Gabriel'in orda olduğunu bile bile gitmek zorunda kalmıştır.

Julia, 17 yaşında Gabriel ile bir gece geçirmiştir. Gabriel ne o geceyi ne de Julia'yı hatırlamaktadır. Julia, Gabriel'in kendisini tanımamasından sonraki süreçte dersleriyle meşgul olmaya çalışır. Ta ki Julia'nin çocukluk arkadaşı Rachel(Gabriel'in üvey kardeşi) gelip Julia'yı farkedene kadar :) Sonraki süreçte işler değişir ve Gabriel'in hayal sandığı Beatrice (Profesörümüz Dante uzmanı olduğundan olaylar Dante-Beatrice etrafında dönüyor) aslında hayal değildir.

NOT: 18+ olmasına rağmen abartıldığı gibi değil. Piyasada 18+ olduğu belirtilmeyen ama benim kesinlikle olması gerektiğini düşündüğüm kitaplar var.

Essence Long Lasting Göz Kalemi / 12 - Have a Green


Essence ürünlerini genelde severek kullanıyorum ancak bu göz kalemini iyi ki almışım demekten kendimi alamıyorum. Asansörlü diye tabir edilen bu tarz göz kalemlerini çok seviyorum, yumuşak yapıda olduklarından sürüş kolaylığı sağlıyor.


Malumunuz Bursa'da bu ayın başına kadar Gratis yoktu. Essence ürünlerinin Özdilek'te satıldığını öğrenince Essence için bir ziyaret gerçekleştirmiştim. Far bazı, ruj, dudak kalemi, göz kalemi hoşuma giden ne varsa almıştım ama en çok bu kalemden memnun kaldım.

Göz kalemi benim için yeterliydi. Rengini vermesi, sürüş kolaylığı, hafif parlak yapısı, kalıcılığı benim aradığım tüm özellikler vardı. Rengine bayıldığımı söylesem yalan olmaz. Yeşil kalem, far severim genelde kullanırım da kaç farklı ton yeşil kalemim, farım var bilmiyorum ama bu da favorilerimden biri oldu :)


Essence Long Lasting göz kalemleri kesinlikle şans tanınmayı hak ediyor. Şahsen ben diğer renkleri de almayı düşünüyorum. Önümüzdeki günlerde yazılar devam edecek. Bugünlük hoşçakalın :)

Tatlı Bela - Jamie McGuire / YORUM


Orjinal İsim: Beautiful Disaster
Yazar: Jamie McGuire
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Sayfa: 425
Çevirmen: Boran Evren
Baskı Yılı: 2013

Abby ve Travis'in hikayesine bayıldım. Bu kitapta olaylar Abby'nin ağzından anlatılıyor. Bayan bakış açısı da diyebiliriz bir bakıma :)

Abby Abernathy geçmişinden kurtulabilmek umuduyla Eastern Üniversitesi'ne gelmiştir. En yakın arkadaşı America, Abby'i yalnız bırakmamak için o da arkadaşıyla birlikte gelmiştir. Yurtta kalmaktadırlar ve herşey America'nın erkek arkadaşı Shepley onları Travis'in dövüşünü izlemeye götürdüğünde başlar.

Travis Maddox üniversitede ceza hukuku okumakta olan annesi ölmüş bir çocuktur. Babası ve dört erkek kardeşi vardır. Kuzeni Shepley ile birlikte yaşamaktadır. Kaslı ve dövmeli sıradışı bir tip olan Travis parayı gizli yapılan dövüşlerde dövüşerek kazanmaktadır. Yenilmez olan Travis'e dövüşü düzenleyen kişi tarafından "Kuduz İt" lakabı takılmıştır. Tek gecelik ilişkileri ile ünlü olan Travis dövüşte gördüğü pembe yelekli kızdan sonra hayatında büyük değişim yaşar hemde çoookk büyük :)

Benim yorumuma gelecek olursak okuduğum en eğlenceli romanlardan biriydi bazı duygusal kısımlar da vardı ama genel olarak okurken çok eğlendim. Aynı hikayeyi Travis'in ağzından okumak da bir başka güzeldi. Ayaklı Bela en kısa sürede yorumuyla burada olacak :)

Oriflame The One Colour Unlimited Ruj


Merhaba arkadaşlar Oriflame'in yeni makyaj koleksiyonu The One çıkalı uzun bir zaman olmadı. Oriflame'in hoş sürprizi ile yeni ürünlerini deneme imkanı buldum. Şirin mi şirin bir kozmetik çantasında gönderilen ürünler benim beğenimi kazandı.

Nisan ayı itibarıyla satışta olan bu koleksiyonun ürünleri 3 farklı seriden oluşuyor. Çarpıcı Güzellik, Günlük Güzellik ve Kalıcı Güzellik. Bugün yazacağım ruj Kalıcı Güzellik ürünleri arasında yer alıyor. Kesinlikle adının hakkını verdiğini söyleyebilirim.


İlk önce ruju yazmak istedim çünkü en sevdiğim kozmetik ürünü rujdur :) Doğal olarak önce ve en çok ruju kullandım. Nemlendirme, parlaklık, kalıcılık gibi özellikleri bulabileceğiniz bu rujun bendeki rengi Rosewood Eternity. Oldukça doğal görünüm veren bu ruj, hafif simiyle saatler sonra bile yeniden sürme ihtiyacı hissettirmeyerek benden artıyı aldı.

Sürdüğümde dudağımda ağırlık olmadı ve rahatsızlık hissi vermedi. Dediğim gibi hafif ama etkili bir ruj. Mis gibi meyve koktuğunu da söylemeden geçmek olmaz. Kokuya duyarlı olanlarda kullanabilir çünkü koku ağır değil ve rahatsız etmiyor. Ben farklı renkleri kullanmayı da düşünüyorum. Gözüme kestirdiğim birkaç renk var. Ruj konusunda şikayetçi olanlara tavsiye edebileceğim bir seri bu.


The One Colour Unlimited Ruj şu anki satış fiyatı 29.50 TL. İndirimli olarak 13-14 tl'ye alınabilir. Kullanım kolaylığı ve renk açısından düşününce fiyatının uygun olduğunu düşünüyorum. Ruj arayışı içinde olanlar ya da farklı ürünleri denemeyi sevenler bu ruja şans verirse pişman olmayacak bence. Yeni koleksiyon ve serilerden haberdar olmak, üye olmak ya da sipariş vermek için www.orikatalog.com sitesini takip edebilirsiniz.

Yüzyıllık Yalnızlık - Gabriel Garcia Marquez / Yorum


Orjinal İsim: Cien Anos De Soledad
Yazar: Gabriel Garcia Marquez
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa: 461
Baskı Yılı: 2014(55. Baskı)

Öncelikle karmaşık bir roman oluyacağınızı bilin. Eğer sürekli düşünmek istemiyorsanız hiç başlamayın. Kolay değil Nobel almış bir romandan bahsediyoruz. Haliyle biraz ağır. Laf olsun diye okunacak bir eser değil. O yüzden belli bir yaş üstü okursa bence daha uygun olur. Mantığını kavrayınca akıp gidiyor.

Okumayı çok istediğim bu romanı ancak okuma imkanı buldum. Aynı ay yazar vefat etti, ilgililer biliyordur muhtemelen ama bilmeyenler olabilir diye yazmak istedim. Önceki paragrafta yazdığım gibi ağır ilerleyen bir eser ancak farklı mı farklı. Okumaya değer denilecek türdendi.

Jose Arcadio Buendia eşi Ursula ile Macondo'ya yerleşmiş ve oranın kurulup geliştirilmesinde çaba sarf etmiştir. Ancak içindeki bilim aşkı onu rahat bırakmaz, kendisini bilime adar. Oğulları Aureliano Buendia, Jose Arcadio ve kızları Amaranta farklı bir hayat yaşarlar.

6 kuşak yer alıyor kitapta. Ursula bu 6 kuşağı görüyor ve onlarla yaşıyor. Aklınızı karıştıracak tek şey sürekli erkek karakterlerde tekrarlanan isimler. Hemen herkes aynı ismi taşıyor ve bu bir süre sonra sizin kafanızın karışmasını sağlıyor. Herkes oğluna kendi adını koyuyor ve ilginç bir şekilde zamanla kaderlerinin de birbirine benzedikleri ortaya çıkıyor. Her ne kadar artık farklı isim konulacak dense de son ana kadar aynı ismi tekrarlama huyundan vazgeçilemiyor. Bunca kuşakta başka neler olur derseniz ensest ilişkilere de rastlıyoruz.

Büyülü Gerçekçilik akımıyla yazılmış bu roman gerçekten de gerçekçilikten kopmadan doğaüstü olaylarla işlenmiş. Bu mümkün değil derken ama bu çok gerçek diyebiliyor insan.

Macondo kendi halinde yaşayan halkıyla kimsenin bilmediği bir yer iken gelen bir tüccara muz ikram edilmesinin ardından yabancılarla dolan muz ticareti yapılan bir yere dönen ve hatta trenin gelişiyle devam eden bir süreçten geçer. Maconda halkı eski günlerini ararken Buendia soyu zaman geçtikçe sona yaklaşmaktadır.

Yüzyıllık Yalnızlık ismini yazarın Ursula'yı düşünerek koyduğunu düşünüyorum. 100 yılı aşan hayatında gördüğü onca torun/torun torunu, sürekli tekrarlanan hayat hikayeleri ve artık yalnızlığı hisseder hale gelmesi. Bu ismi en fazla Ursula'ya uydurdum ben.

Sürgün - Rashelle Workman / Yorum


Adını aşk tanrısından almış olan Venüs, Kelari isimli bir gezegende yaşayan bir prensestir. Dönüşüm geçirerek Kelvieri olmaktadırlar. Kelvieri olmak ölümsüz olmak demektir ve fiziksel olarak da değişimler yaşamaktadırlar.

Duygusal olmayan Venüs, krallıklarının geleceği için Palmo ile krallıkları birleştirmek üzere verdikleri söze sadıktır. Onunla evlenecek ve halkının geleceğini ön planda tutacaktır. Kardeşinin aksine aşka ve aşkın gerekli olduğuna inanmamaktadır. Doğum gününde Kelvieri dönüşümü için gerekli çizmeleri aldığı hediyelerin en güzelidir. Uzun zamandır beklediği an gelmiştir ve ölümsüzlüğüne kavuşup, prenseslere yaraşır şekilde yaşamaya devam edecektir.

Venüs'e kurulan tuzak sonucu tanrılar Venüs'ün bir katil ve vatan haini olduğuna inanırlar ve onu dünyaya yollarlar. Dönüşümünü tamamlamayan Venüs için dünyanın havası zehirlidir. Bir hafta içinde dönüşümünü tamamlaması gerekmektedir. Zaren, Venüs'ün Formytian'ıdır yani kişisel koruması. Aralarında farklı bir ilişki var acabalardan biri de bu ikili hakkında.

Zaren, farklı bir şey olduğunu anlayıp dünyaya gönderilen Venüs'ü takip eder. Tanrılarla görüşüp onun affedilmesini sağlamaya çalışır. Ancak tanrıların bir şartı vardır. Venüs dünyada Michael'ı bulacak ve onun ruh eşini bulmasını sağlayacaktır. Gerçek aşkı bulmasını sağlamak için önünde sadece 7 gün vardır ve sonrası Venüs için sadece ölmek demektir.

Venüs'ün dünyaya geldikten sonraki duygusal değişimleri bazı bölümlerde sinirimi bozsa da güzeldi. Michael'ın sır dolu hayatı umarım 2. romanda açığa çıkar. Zaren'ın duyguları ve Venüs'ün Michael/Zaren ikilisi ile akıbeti için sonraki kitabı merakla bekliyor olacağım. Dervinias'ın yapmaya çalıştığı Düzen ile ilgili neler olacak gibi sorular var aklımda.

Değerlendirme yaptığımda özellikle ortalardan itibaren artan tempo hoşuma gitti. Karakterler ve konu pekişti, bazı şeyler netleşti. Netleşmeyen kısımlar ile ilgili merak içindeyim. Benim için romanın tek olumsuz yönü tamlama ve ikilemeleri bölen virgüldü. Bunun birçok örneğini görmek sürekli düzeltme yapmama neden oldu. Yanlış kelime kullanımı da birkaç yerde dikkatimi çekti ama ikilemeler gibi aşırı dikkat çekici değildi.

Sürgün - Rashelle Workman / Ön Okuma


Bu turumuzda bir seri ile karşınızdayız. Elf yayınlarından çıkacak ve satışı yarın başlayacak olan Ölümsüz Ruh serisinin ilk kitabı Sürgün ön okuma ve çekiliş ile karşınızda. Tur takvimine göz atmayı unutmayın :)

ÖN OKUMA



Ölüm Oyunu - Koushun Takami / Yorum


Öncelikle ülkemizde yaşanan maden faciasının ardından uzunca bir süre post yayınlamayı düşünmüyordum ama önceden verilmiş sözler ve alınan görevler olduğundan planlı postlarımdan sadece bunu yayınlama kararı aldım. Ülke olarak acılı zamanlar yaşadık, yaşıyoruz. Umarım birdaha böyle acılar yaşamayız. Ölen işçilerimize Allah'tan rahmet, ölenlerin yakınlarına sabırlar, yaralı işçilerimize tez zamanda sağlıklarına kavuşmalarını diliyorum.

*********************************************************************************

Bu romanın 624 sayfa olması sizi yanıltmasın. Akıcı bir roman. Bitmese daha bir o kadar okurdum modunda kapağı kapattım. Birazdan yorumumu okuduğunuzda Açlık Oyunlarına benzeteceksiniz diye düşünüyorum. O yüzden kaçıranlar için kısa bir açıklama yapmak istiyorum. Ölüm Oyunu Japonya'da 1999 yılında basılmış. Ancak Türkiye baskı tarihi 2014. Neden bu kadar geç kaldı bilemem ama iyi ki basılmış ve okuma şansı elde etmişim. 

Büyük Doğu Asya Cumhuriyeti'nde her yıl lise birlerden bir sınıf seçiliyor ve oyun bitene dek adı açıklanmayan bir yerde bu oyuna katılmak zorunda bırakılıyorlar. O yıl seçilen sınıf Şiroiva Lisesi 1/B sınıfı. 21 erkek-21 kız öğrenci okul gezisine çıktıklarını düşünürken kendilerine geldiklerinde bir sınıfta karşılarında tanımadıkları bir adamla bulurlar kendilerini. 

Sakamoçi, bu oyunun gözetmeni. Oldukça acımasız bir adam. Öğrencilere oyunun yapılacağı adadaki okulda olduklarını, adanın oyun için tamamen boşaltıldığını söyleyip, oyunun kurallarını anlattıktan sonra ismi okunan kişinin dışarı çıkacağını ve oyuna dahil olacağını söyleyerek isimleri okumaya başlar. 2 dk. ara ile dışarı çıkan öğrenciler kapıdan çıktıkları an birbirlerini öldürmeye başlayabileceklerdir. Sınıftan çıkmadan herkese verilen çantalarda birbirinden çeşitli silah ve aletler vardır ve herkes kendi silahını ve hatta öldürdüğü kişinin de silahını alıp kullanarak 1. olarak bu adadan sağ bir şekilde evine dönebilecektir. Üstelik ülkeyi yöneten Diktatör imzalı bir kart ve ömür boyu verilecek maaş ile birlikte.

Öğrencilerin çantasında kol saati, harita, pusula, silah, su ve ekmek vardır ve boyunlarındaki tasma hangi bölgede olduklarını tespit edecektir. Okulda kalan Sakamoçi ve ekibi oyunu sonuna kadar burdan takip edecek ve kazanan kişiyi alarak geri dönecektir. Adayı belli bölgelere ayıran Sakamoçi, günde 4 kez anons yapacağını, ölen kişilerin isimlerinin yanında hangi bölgelerin yasaklanacağını ileteceğini söyler. Yasak bölgede kalanın tasması patlatılacaktır. 24 saat içinde kimsenin ölmemesi durumunda tüm tasmalar patlatılacak ve oyunun kazananı olmayacaktır.

Sonuç olarak kitap asıl bu kısımdan sonra başlıyor. Tüm bölümlerini heyecanla okudum. Bazı kişilerin ölümleri hızlı geçti ki bu karakterlerin pek adı da geçmemişti ölmelerine dek. Ama bazı karakterlere uzun sayfalar ayrılmıştı. Kiminin önceki hayatıyla ilgili bilgi de vardı. Benim as oyuncum Şuya Nanahara idi. Zaten kendisi baş karakterdi. Okurken 15 yaşındaki öğrencilerin davranışlarını yorumlamaya çalıştım. Bunu böyle yapıyor çünkü böyle bir geçmişi olmuş gibi yorumlar yaptım sürekli. Boş boş okumanın kimseye faydası olmayacağı düşüncesindeyim o yüzden genelde bunu yapıyorum. 

Romanda genel olarak soğukkanlı bir yazım şekli benimsemiş yazar. Ölüm şekilleri o kadar kanlı ki okurken iğrenç dediğim anlar fazlasıyla vardı desem yalan olmaz. Basit bir şey söylermiş gibi şu kişi şu şekilde öldü deyip başkasına geçiyor. Mümkün olan en cani ölüm şekilleri seçilmiş. Biraz rahatsız etse de Japonların tarzı bu olabilir dedim. Hiçbir bilgim yok bu konuda. 

Sonuç olarak kesinlikle okunmalı diyorum. Benzer romanlarla kıyaslamak çok mantıklı değil. Önce Ölüm Oyunları yazılmış, oldukça sürükleyici evet ama Açlık Oyunlarının da başka özellikleri var. Bu tarz okumayı sevenler şans vermeli diyor ve postumu burada sonlandırıyorum.

ARKA KAPAK

Varoluş ile vicdanın mücadelesi: Bir adaya hapsedilmiş 21 kız ve 21 erkek öğrenci.

Şiddet dolu, kâbus gibi bir oyun.

Onlarca silah, psikolojik bir savaş ve tek bir kazanan…

Totaliter Büyük Doğu Asya Cumhuriyeti, halkı baskı altında tutmak için her sene acımasız bir askerî program düzenlemektedir. Bu doğrultuda ıssız bir adaya götürülen lise öğrencilerine rastgele silahlar verilmekte ve kuralları çiğnediklerinde patlayan tasmalarla, geriye tek kişi kalana kadar birbirleriyle mücadele etmeleri beklenmektedir…

Modern Japon edebiyatının klasikleşmiş eserlerinden sayılan ve aman vermez günümüz dünyasında hayatta kalmanın anlamına dair çok güçlü bir alegori olan Ölüm Oyunu, şiddet kavramını baş döndürücü bir gerilimle işliyor. 

"Ölüm Oyunu, delicesine keyifli ve dehşet dolu bir nükte. Belki de başlı başına delicedir." 
-Stephen King-

"Otomatik Portakal'daki şiddet, Sineklerin Tanrısı'ndaki insan doğasıyla birleşiyor; 
kalbi dayanmayacaklar okumasın."
-Publishers Weekly-
(Tanıtım Bülteninden)

Ölüm Oyunu - Koushun Takami / Yazar Hakkında ve Çekiliş


Cuma günü yorumum burda olacak ama dolu bir kitap olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Şimdi sizlere yazar hakkında bilgiler aktaracağım. 

Yazar Hakkında

Koushun Takami, 1969 yılında Osaka yakınlarındaki Amagasaki'de doğdu ve şu anda yaşamakta olduğu Şikoku Adası'nın Kagava ilinde büyüdü. Osaka Üniversitesi'nden edebiyat diplomasıyla mezun olduktan sonra Nihon Üniversitesi'nin sosyal bilimler uzaktan eğitim programından ayrıldı. 1991-1996 yılları arasında vilayet haberleri veren Şikoku Şimbun'da çalıştı; politika, polis raporları ve ekonomi dahil olmak üzere çeşitli konularda haber yaptı. İngilizce eğitmenlik sertifikası vardır.

Haber ajansından ayrıldıktan sonra tamamladığı Ölüm Oyunu, juri üyeleri arasında çıkan anlaşmazlık yüzünden, büyük bir yayımcının sponsorluğunu yaptığı edebiyat yarışmasının son eleme aşamasında reddedildi. Fakat 1999'da Japonya'da yayımlanınca özellikle genç okuyucular tarafından beğenildi ve çok satanlar listesine girdi. Ölüm Oyunu, mangaya ve 2000 senesinde filme uyarlandı, İngilizce dahil olmak üzere on dile çevrildi. Yayımlandıktan on sene sonra başta Japonya olmak üzere pek çok ülkede kült olmuştur.

Takami, ikinci romanı üstünde çalışmaktadır.

ÇEKİLİŞ

a Rafflecopter giveaway


Süper Güvercin - Esther Gerritsen / Yorum


Bonnie, 12 yaşında bir çocuktur. Yaşıtlarıyla arasında bazı farklar olduğunu ilk anda anlamak mümkün. Sorunlu bir ergenlik geçiren Bonnie, bir güvercine dönüştüğünü ve insanlara yardım ettiğini iddia etmeye başlar. Bonnie'nin oldukça geç anne baba olan ebeveynleri bu konuda Bonnie ile pek ilgili değiller. Bununla ilgili nasıl bu kadar rahat olabildiler hiç anlam veremedim :)

Bonnie, çevresiyle ilişki kuramayan, sadece Ine ve Manuel isimli iki arkadaşıyla bana göre sorunlu bir arkadaşlık yaşayan biri. Ine, Bonnie'ye göre oldukça güzel kendisiyle neden arkadaşlık kurduğunu sorguluyor. Manuel'de tipik bir erkek ergen. Bonnie ile arasında acayip bir ilişki var. Zaten olaylar Ine ve Manuel sebebiyle doruk noktaya çıkıyor.

Biraz da hayal dünyasında yaşayan, kendisini farklı şekillerde ifade etmeye çalışan bir çocuğun kendi diliyle yazılmış hikayesini okuyacaksınız. Sonu oldukça gizemli. Aklımda sorularla bitti ve ben daha uzun olsaydı da olurdu diye düşündüm.

Süper Güvercin'de çeviriden kaynaklı bazı kelimelerdeki ek fazlalığı dikkatimi çekti. Bunlar düzeltilebilirse çok daha akıcı olabileceğini düşünüyorum. Zaten okurken de sade bir dili olduğunu göreceksiniz. 

ARKA KAPAK

Kim olduğunuzu ilk ne zaman anladınız?

Büyümek hepimiz için çok zordu. Ancak Bonnie için büyürken normal davranmak zorunda olmak daha da zor!

Özel bir yeteneğiniz olsa ve herkesin bunu göremeyecek kadar kör olduğunu anlasanız, ne yapardınız?

On iki yaşındaki Bonnienin dilinden yetişkinlerin dünyasında bir Süper Güvercin olmanın zorluğunu okurken, içinizdeki çocuğu ne zaman dinlemekten vazgeçtiğinizi fark edeceksiniz...
(Tanıtım Bülteninden)

Süper Güvercin - Esther Gerritsen / Alıntılar ve Çekiliş


Renkli Kalemler Blog Tur'un Süper Güvercin turunun 3. gününde alıntılar ile karşınızdayım. Umarım alıntılar fikir edinmenize yardımcı olur. Postun sonundaki çekilişe katılarak şansınızı denemeyi unutmayın :) Tur takvimimizi en altta bulabilirsiniz.











ÇEKİLİŞ
a Rafflecopter giveaway


Minik Flormar Alışverişi


Geçenlerde Flormar merak edilen serilerinden biri olan Passionate Dots serisine ürünleri tüketmek amaçlı %50 indirim yapmıştı. Ben de fırsattan istifade ederek yoğunluğum hat safhada olmasına rağmen araya bu alışverişi sıkıştırıverdim. 

Kendimi tutmasam tüm ürünlerden birer tane alırdım fakat evdekileri tüketemediğim için kendimi frenleyerek sadece Shimmering Terracotta Powder ile yetindim. Merak ettiğim bir üründü ancak gerekli olmadığı için indirimsiz haliyle almayı düşünmüyordum. %50 indirimin bu açıdan faydası oldu, hiç gerek olmadığı halde almış bulundum :)


Aslında pudra olan ancak ben ve muhtemelen diğer kullanıcıların da allık olarak kullandığı bu ürün kuzenimin düğünü öncesinde aldığım için mutlu olduğum bir ürün oldu. Allık olarak kullandığımda yanaklarıma verdiği hafif ışıltı hoşuma gitti hatta yurtdışından gelen misafirimiz bile çok beğenip aynısından aldı.

Allık dışında aldığım diğer ürünse ikili kalemtraştı. Yağlı yapıdaki kalemleri açmayan kalemtraşım bu kalemtraşı almama neden oldu ve kendisinden pek memnunum :)

Benim minik Flormar alışverişim bu şekildeydi. Alışveriş yazılarım devam edecek. Mutlu haftasonları.

Bitenler/Çöpe Gidenler #4

Ocak ayından beri bitenler yazısı yazmamışım. Geçen gün bitenleri toparlayınca bu yazıyı yazmaya karar verdim. Hemen ürünlere geçiyorum :)


Krem-kahve tonlardaki 4'lü farı ne zaman aldım bilmiyorum ama çok kullanmıştım ve dibini kazıyarak sonuna kadar kullandım ancak markasıyla ilgili hiçbir bilgim yok. Yalnız uzun yıllardır bende olduğunu biliyorum :)

Kiss Kiss Eyeshadow 3'lü far; Yunanistan'dan bir tanıdığımın hediye gönderdiği bir üründü. Bu da uzun yıllardır elimdeydi. Az bir şey kaldığından bitirme projeme dahil ettim ve nihayet bitti :)

Avon Colortrend Eyeliner ve Avon Kalem Far-Beyaz yine severek kullandığım ürünlerdendi. Beyaz farı hiçbir zaman far olarak kullanmadım, genelde göz farı bazı olarak kullandım. Şu an satışta değil ancak tekrar satışa çıkarsa stoklayacağım ürünlerden biri. Pratik olması beni çeken yanı oldu tabii ki.


Passion Dance; Avon'dan hediye gelmişti diye hatırlıyorum ancak emin değilim. Kokusuna fazla ısınamadım benim için fazla ağır kokuydu. Daha çok annemin kullandığı parfümü nihayet el birliğiyle bitirdik.

8x4 mini deodorant; kokusuna bayıldığım bir deodoranttı. Şu an tam boy satılıyor mu bilmiyorum ama kullanılabilir benim gözümde.


Colgate Plax Ağız Bakım Suyu; alkollü olduğunu gördüğüm anda içindeki sıvıyı döktüğüm ürün. Şu an piyasadaki bu üründe alkol yokmuş :)

Pura Natura Yüz Temizleme Jeli; Lila kutudan çıkmıştı. Kullanıp hiçbir sorun yaşamadığım bir jeldi. Tam boyu kullanılabilir.

Otacı Argan El ve Tırnak Bakım Kremi; özellikle soğuk havalarda severek kullandım. Bitmesin diye kısıtlı kullandım. Kokusu hoş gelmiyor olabilir ama el ve tırnaktaki etkisi kokusunu umursamanıza engel oluyor.


Revigen Anti-Stress Şampuan; ocak ayında biten bu ürün aylardır bu yazı için beklemekteydi. Bu şampuanla ilgili ayrıntılı yazımı ocak ayında okumuşsunuzdur. Okumayanlar TIK. Gayet memnunum Revigen ürünlerinden. Strese başlı saç dökülmelerinde olumlu etkisini gördüğümden rahatlıkla kullanabiliyorum.


Eyüp Sabri Tuncer Kolonyalı Mendiller; Hepsi ayrı kokuda, hepsi birbirinden güzel kokuyor. Kıyamıyorum bu mendilleri kullanmaya artık bitmek üzereler muhtemelen devamını EST'den alacağım :) Benim kullandıklarım Verbena with Citrus, Alaçatı Lavender, Millions of Roses.

Yine EST'nin Perfume Jewels parfümlerinden Cherry Pie isimli parfüm testerını kullandım. Kokusu hoşuma gitti. Hafif kokular sevdiğimden bana hitap ettiğini düşünüyorum.


Bunlarda bozulup çöpe gidenler. Avon Colortrend Dudak Parlatıcı ve Avon'un fi tarihinde alınan dudak parlatıcısı. Kenarda unutulmuş bu parlatıcıları bir zamanlar o kadar fazla kullandım ki nasıl bir köşede kaldığına inanamadım. Artık yenilerine kısmet.

Bir bitenler postunun daha sonuna geldik. Önümüzdeki aylarda bitenler yazıları devam edecek. Fazlalıktan nereye koyacağımı bilemediğim ürünleri bitirme projesi devam ediyor.