Böğürtlen Kışı-Sarah Jio/YORUM


Orjinal İsim: Blackberry Winter
Yazar: Sarah Jio
Yayınevi: Arkadya Yayınları
Sayfa: 360
Baskı Yılı: 2013

Sarah Jio hayranı olduğumu ve hiçbir kitabı es geçmediğimi yazarak başlamak istiyorum. Böğürtlen Kışı'nı okumakta biraz geç kalmışım dedim romanı bitirdiğimde. Yazarın yazma tekniğini seviyorum. Hemen her romanında yaşlı karakterler, yıllar öncesiyle günümüzün kıyası var.

Romanda iki anlatıcımız var. Biri 30'lu yılları anlatan Vera Ray, diğeri günümüzü anlatan Claire Aldridge. Vera ve Claire farklı zamanların iki insanı. Bir şekilde yolları kesişecek ama nasıl olduğunu tahmin etmek zor :)

1 yıl önce hayatı alt üst olan ve kendini toparlamaya çalışan Claire, bir gazetede çalışmaktadır. Patronunun mayıs ayındaki kar fırtınası hakkında makale yazmasını istemesiyle kendisini bambaşka bir hikayede bulur. 30'lu yıllarda da mayıs ayında olağanüstü bir kar fırtınası yaşanmış, tarihin üstünü örttüğü bir oğlan çocuğu kaybolmuştur. Claire oğlunu kaybeden Vera ile arasında bir bağ kurar ve 80 yıl sonra o çocuğun akıbetini öğrenebilmek için tüm gücüyle araştırmalara başlar.

Her bulduğu belge onu gerçeğe bir adım daha yaklaştırmaktadır. Belgeler ortaya çıktıkça garip bir şekilde konunun eşinin ailesiyle ilgili olduğunu keşfeder. Peki kayıp Daniel nerededir? Vera'ya ne olmuştur? Romanın sonunda bu soruların yanısıra aklınızda oluşan tüm sorular cevaplanıyor. Yazar konuları birbirine o kadar güzel bağlamış ki bize keyifle okumak kalıyor.

Yazarın bu romanına ek olarak önceki romanları Mart Menekşeleri ve Yağmur Sonrası'nı kesinlikle tavsiye ederim. Akıcı romanlar ve farklı konular arayanların beğeneceğine eminim :) Mutlu haftalar.


NOT: Bu da romanın ilk sayfasından bir söz. Her romanda böyle hoş bir cümle ile karşılaşıyoruz. Hepsi de anlamlı cümleler. Bana anlamlı geliyor diyelim :)

ARKA KAPAK

"Canım Daniel'ım,

Kaybolduğun gün dünyam sona erdi, canım oğlum. Seni her kim alıp götürdüyse, seninle birlikte kalbimi, hayatımı da çaldı. Ben senin gülümsediğini görmek, kahkahalarını duymak, mutluluğunu paylaşmak için yaşıyordum."

Vera Ray 1933 yılının o karlı mayıs akşamında üç yaşındaki oğlu Daniel'ı son kez öptüğünü bilmiyordur. Her ne kadar oğlunu yalnız bırakma düşüncesinden nefret etse de hayatlarını devam ettirmek için çalışmak zorundadır. Tek avuntusu, gün ağardığında küçücük oğluna sarılacak olmasıdır. Ancak Vera geri döndüğünde karşılaştığı manzara, Daniel'ın boş yatağıdır. Bir de karlar içine gömülmüş olan oyuncak ayısı.

Seksen sene sonra Seattle yine mayıs ayında karlar altındadır. Köklü bir gazetede muhabir olan Claire Aldridge, bu doğaüstü olayı haber yapacaktır. Araştırmalarına devam eden Claire, küçük çocuğun bu zamana kadar sonuçlanmamış kaçırılma davasıyla karşılaşır. Evlat kaybetmenin ne demek olduğunu çok iyi bilen Claire, bu olayı çözmeye karar verir. Ancak çözdüğü her düğümün, onu Vera'yla olan bağlantısına yaklaştırdığından habersizdir…

Böğürtlen Kışı aşkı, umudu ve umutsuzluğu derinden anlatan muhteşem bir kitap. Bu öyküyü yüreklerinizden kolay kolay silip atamayacaksınız.
(Tanıtım Bülteninden)

Turuncu Kasa'dan Takipçilerime %50 İndirim Fırsatı


Turuncu Kasa ile devam eden çekilişimizin yanında yeni bir çalışma daha yaptık. Çekilişte hediye ettiğimiz Avene markası ile ilgili bir indirim haberi var.

Turuncu Kasa 25-31 Mart tarihleri arasında görseldeki kodu kullanma şartıyla (%50 indirim kodu: masuminciler) tüm Avene ürünlerinde %50 indirim imkanı veriyor. İndirim kodundan yararlanabilmek için tabii ki üye olmanız gerekiyor. Üye olduktan sonra alışverişinizi yapmak ve hediye kodu bölümüne indirim kodunu yazmak yeterli.

Haftasonuna özel bazı VICHY ürünlerinde büyük indirimler olacakmış. Almayı düşünenler takipte olsunlar. Keyifli alışverişler :)

Devam eden çekilişe katılarak AVENE aile boyu güneşten korunma seti kazanma şansı elde etmek için TIK 

Doa Kozmetik Lavanta Suyu


Doa Kozmetik, ürünlerini severek kullandığım bir marka. Web sitelerine yolunuz düştüyse fiyatlarının çok uygun olduğunu fark etmişsinizdir. Ürünleri kullanan biri olarak ben memnunum hatta kadınlar günü için 1 günlük %50 indirimlerinden faydalanıp sipariş vermiştim. Bir ürünün tedarik aşamasında sorun olduğu için siparişim gecikti ancak bilgilendirmeleri çok iyi olduğu için ve her soruma cevap alabildiğim için fazla sorun etmiyorum.


Lavanta suyuna gelecek olursak, ben Doa Kozmetik %100 doğal lavanta suyunu yüz temizlemede tonik gibi kullanıyorum. Makyaj temizleme sonrası kalıntı bırakan temizleyicilerden sonra pamuk yardımıyla uyguluyorum. Hem mis gibi kokuyorum hem de beni rahatsız eden kalıntılar temizlenmiş oluyor. Yeni siparişler ulaştığında onlarla ilgili de bir yazı yazmayı düşünüyorum. Gül suyunu da aldım denemek için :) Ondan memnun kalacak mıyım bakalım? Herkese mutlu akşamlar.

Lavanta Suyu'nu incelemek için TIK 

Sizin Maskaranız Hangisi?


Bu haftaki yazılarıma maskara ile başlamak istedim. Doğru maskarayı bulmak önemli. Kirpik tipinize uygun olmak şartıyla maskaraların harikalar yarattığı bir gerçek. Bu yazı ile uygun maskara arayanlara da tavsiye verebilirim diye düşündüm. Şimdi tek tek inceleyelim :)


Rimmel London Scandaleyes Retro Glam Maskara: Rimmel'in hemen her ürününü seviyorum. Özellikle Kate Moss rujlarından çok memnunum. Maskara'da beni yanıltmadı. Son zamanlarda kullandığım en güzel maskara idi. Dolgun gösterme konusunda çok iyi olduğunu söyleyemem ama günlük makyajda uzun gösterme ve kirpikleri ayırmada başarılı. 

Avon Mega Effects Maskara: Farklı bir tasarım ile maskara dünyasındaki yerini alan bu maskara benim için pratik olmadı. Ben makyaj yaparken fazla vakit harcamayı seven biri değilim. O yüzden pratik ürünler kullanma taraftarıyım. Kirpileri tek tek ayırıyor ve kıvırıyor evet ama dediğim gibi pratik değil ancak kullandıkça pratikleştiğini söylüyor kullananlar. Yine farklı bir deneyim için tercih edilebilir diyorum :)


NYX Doll Eye Volume Maskara: Lila kutu sayesinde tanıştığım bir maskaraydı. İlk denediğim NYX ürünü. Doğal görünüm elde etmek isteyenler mutlaka tercih etmeli. Memnun kaldığım bir maskara oldu. Bende fazla dolgunluk vermedi ama uzunluk ve siyahlık mükemmeldi. Bazı maskaralar sürünce sanki ağırlık yapar ya bu üründe hiç öyle bir hisse kapılmadım.


Avon Ekstra Lasting Maskara: Maskaramın kalmadığı bir dönemde almıştım, çok büyük bir beklentim olmamasına rağmen verim alamadım. Kirpiklerim yapıştı, bu da beni oldukça rahatsız etti. Daha önce Avon'un SuperShock maskarasını kullanıp çok memnun kalmıştım ancak bu üründe o verimi alamadım.

Oriflame Volume Build Maskara: Henüz denemedim, sırada bekleyen maskaralarımdan biri. Hakkında güzel yorumlar okudum. Kullandığımda ayrıca yazarım zaten memnun kaldığım ya da kalmadığım noktaları.

Elite Maskara Volumizes Up To 6x Maskara: Henüz denemedim ancak Elite ürünlerini severek kullanıyorum. En kısa sürede burda olacak ürünlerden biri :)

Benden bugünlük bu kadar. Kullanıp memnun kaldığınız maskaraları yazarsanız sevinirim. Fikir alışverişi iyidir :) Dökülme problemleri vb. yaşamamak için gece yatmadan temizleme yapmak önemli. Hatta mümkün olduğunca çabuk temizlemeye özen gösterin. Herkese mutlu haftalar.

Turuncukasa ile Avene Güneşten Korunma Seti

Turuncu Kasa çeşitli markaların ürünlerini satan bir online alışveriş sitesi. Gerçi bilmeyen var mı bilmiyorum ama kısaca tanıtmak istedim. Sizler için güzel bir çalışma hazırladık. Hediyemizin markasını kısa da olsa tanıtmak istiyorum.


Cilt, vücut, el, ayak ve tırnak bakımına yönelik ürünlere sahip olan Avene, çoğu ülkede kullanılmaktadır. Avene ürünleri, her yaş grubuna ve sorununa çözümler sunar. Yatıştırıcı ve rahatlatıcı etkisi bulunan Avene termal suyu, cildi besler ve bakımını sağlar. Avene uzmanları geliştirdiği ürünlerde Avene termal suyunu kullanır. 

Avene spf50 ürünleri, cildi güneşten korumada etkili ürünlerdir. Spf50, güneş ışınlarını filtreleyerek, cildi UVA ve UVB ışınlarına karşı korur. Böylelikle cildi, güneşin zararlı etkileri olan yanıklar, kızarıklar, lekeler, çizgiler ve kırışıklıklara karşı korur. 

Avene leke kremleri, ciltteki lekeleri azaltmada ve yeni oluşumları engellemede yardımcı olan ürünlerdir. Avene D-Pigment Legere ve Avene D-Pigment Riche, melanin hormonun salgılanmasını dengelemede yardımcıdır. Güneş, hamilelik ve yaşlılık lekeleri en çok yüzde görülür. 

Avene Cleanance Gel, akneye eğilimli ve yağlı ciltleri temizlemek için üretilmiştir. Cildi fazla yağdan ve kirden arındırmada yardımcıdır. Ciltteki parlamaları ve sivilceleri azaltmada etkilidir. Temizleme sonrası, sağlıklı ve canlı bir cilt görünümü sunar.


1 takipçimiz üstteki görseldeki iki setten birini kazanacak. Cilt tipinize göre seçim yapabileceksiniz.

Çekilişimiz 19 Mart-2 Nisan tarihleri arasında gerçekleşecektir. Kargo ücreti firmaya aittir. Herkese bol şanslar.

Piri Reis'in Sırrı-Cenk Kayakuş/YORUM


Orjinal İsim: Piri Reis'in Sırrı
Yazar: Cenk Kayakuş
Yayınevi: Altın Bilek Yayınları
Sayfa: 397
Baskı Yılı: Ocak 2014

Roman Piri Reis'in 1552'deki Hürmüz Adası kuşatması ile başlıyor. 2011 yılında Kilitbahir Kalesi restorasyonu sırasında bir işçinin duvar taşlarının gerisinde bir kutu bulmasıyla devam ediyor. Piri Reis, Hürmüz kuşatmasını elindeki haritanın eksik kısmına ulaşmak için yapmıştır. Kayıp kısmı bulduğunda kuşatmayı kaldırıp görevini tamamlamış şekilde geri dönmek için yola koyulur.

Fikret Mansur, tarih profesörüdür. 75 yaşındaki bu adamın tek yakını Amerika'da doktora yapan kızı Gözde'dir. Fikret'in son kitabında yazdıklarına başına dert açacak ve kendini bir gemide bulacaktır.

Hakan Geda, 35 yaşında profesyonel fotoğrafçıdır. Macera düşkünü Hakan, Tibet Dağları'ndaki büyük keşfinin ardından Kültür Bakanlığı'nın dikkatini çeker ve bir arkeoloji biriminde çalışmaya başlar.

İsmet, kazı başkanlığı görevini yürüten yaşlı bir adamdır. Antalya'daki kazıda Piri Reis'in haritasının kayıp kısmının bulunduğu haberi gelince hemen Hakan'ı çağırır. Orjinal el yazmalarına hepsi hayran gözlerle bakarlar. Oysa ki başkaları da o haritanın peşindedir.

Barlas Akman, zengin ve yalnız bir adamdır. Kendine aşırı değer veren bu adam, kayıp parçanın bulunmasıyla tarikatın ona verdiği görevi yapabilmek için harekete geçer.

Semih Erkan, otuz yaşını geçmiş, İzmir'de bir kitapçı dükkanı işleten, Hakan'ın gizli operasyon birliğinden arkadaşıdır. Hakan'dan gelen telefon onun hayatını da bir şekilde etkileyecektir.

Sonraki bölümlerde içinden çıkılmaz hale gelen olayı çözmeye yaklaşan Hakan harekete geçiyor. Ekibini toplayıp kaçırılan Fikret'i bulmak için yola çıkarlar.

Burda sonlandırmak durumundayım. Çünkü en heyecanlı bölüm burda başlıyor :) O kadar çok karakter ve olay var ki hepsini yazmadım, önemli karakterlerden bahsettim. Olaylar sıralı şekilde ilerlediğinden hakim olmakta zorlanmıyorsunuz. Macera okumayı sevenlere kesinlikle tavsiye edebileceğim bir roman.

Bazı bölümlerde fikir olarak yazarla zıt düşünsem de kurgu olarak çok başarılı buldum. En çok etkilendiğim bölüm ise sanırım tarihe olan merakımdan dolayı Piri Reis'in el yazmalarının çevirileri oldu. Romanda sadece macera mı var derseniz, tabii ki hayır. Aşk var, dostluk var, umut var, hayat var, bir çok şey hissediyor insan okurken.

Size bahsetmediğim son 200 sayfa olayların zaman zaman uçlarda yaşandığı bölümlerdi. Yazar heyecanı bize yansıtabilmeyi başarmış, ben okumaktan keyif aldım. Doğruluğu var mı derseniz araştırmadım bilmiyorum. Kurgu gözüyle bakarak okudum. Akıcı bir roman olduğundan hızlı biten bir roman oldu benim için. Yeni incelemelerde görüşmek üzere. Mutlu akşamlar.

ARKA KAPAK

Türk tarihinin en önemli karakterlerinden biri olan ve çizdiği dünya haritası ile ünlenen Piri Reis'in yaşamının son yıllarında, dönemin padişahı olan Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle büyük bir hazinenin peşine düştüğü ortaya çıkar. Öte yandan da gizemli bir tarikat bu keşfin üzerine harekete geçer ve konuyla yakından ilgili olan ünlü bir tarih profesörünü kaçırır.

Piri Reis, 1513 tarihli ünlü haritasının ortaya çıkan parçasında bu hazine ile ilgili ipuçları bırakmıştır ve tarihin seyrini değiştirecek bir keşfin yapılması işten bile değildir. Hakan Geda, elindeki ipuçlarını birleştirmeyi başardığında, tarihin derinliklerine uzanan tehlikeli bir maceranın tam ortasına düştüğünü fark eder.

Peki ya hazinenin peşinde olan tarikat üyelerinin gücü, Hakan'ın önüne geçecek ve bu keşfi engellemeye yetecek mi? Önce İstanbul'dan Antalya'ya, oradan da Hint Okyanusu'na kadar uzanan soluk kesici bir macera daha sizi bekliyor. Cenk Kayakuş, bu dördüncü romanında yine tarihin tozlu sayfalarına saklanmış derin bir sırra dikkat çekiyor ve okurlarını gizemle sarmalanmış muhteşem bir maceraya davet ediyor.

"Umut, kimilerinde ters çevrilmiş kırık bir kum saatinden dökülüp giden tanelerden bile hızlı tükenir. İnançlar yerini endişeye bıraktığında tüm mücadele ortadan kalkar, zihnin içinde tek yönlü bir savaş başlar. Aklın cepheleri teker teker istila edildiğinde, delirmek gerçeklikten sıyrılmanın en kolay yoluna dönüşür."
(Tanıtım Bülteninden)

Her Son Bir Başlangıçtır Kitap Kazananları


Merhaba bildiğiniz üzere Duygu Özlem Yücel ile bu ay röportaj yapmıştık. Okumak isteyenler TIK. 2 kişi imzalı son romanı kazanacaktı. Bugünkü kontroller sonucu şartları tamamlayanlar arasından kazanan 2 kişi:

- Nevin Kuzu Karataş
- Hatice Albayrak

Kargo alıcıya aittir. Olurda gözden kaçmıştır diye 2 yedek kazanan belirledim. Kargo ücretini ödemeyecek olan lütfen belirtsin. Kazananları tebrik ederim. Bilgileri masuminciler@hotmail.com.tr adresine bekliyorum. İyi akşamlar.

Mihri Soft Intense Ayak Kremi


Mihri Kozmetik, helal sertifikalı kozmetik ürünleri olması sebebiyle uzun zamandır dikkatimi çekiyordu. Deneme fırsatı bulduğum birkaç ürünü oldu. Bugün bir süredir kullandığım ayak kreminden bahsedeceğim.

Yaza yaklaşırken herkesi bir bakım telaşı aldı :) Özellikle kışın uzun süreler çorap ve bot, çizme içinde kalan ayaklarımız da bir bakım hak ediyor haliyle. Ben ayak bakımı kısmını bu kreme bıraktım. Sonuçlarını da aldım diye düşünüyorum.


Kremi tüm ayağıma uygulamıyorum. Aslında tüm ayağa uygulanabilen bir krem ama ben o şekilde ayak kremi kullanamıyorum. Bölgesel kullanıyorum. Daha çok topuk, ayağın arka bölgesi ve ayağın yan kısımlarına kullanıyorum. Ayak üstü ve ayak altına sürmüyorum. Ama dediğim gibi tüm ayağa uygulanabilir. Kurumuş bölgeleri nemlendirip, topuktaki sertliklere etki ediyor. Düzenli kullanmak çok önemli mi bilmiyorum ama ben düzenli kullanıyorum.

MİHRİ Soft Intense Ayak Kremi'nde etken madde olarak; shea butter, aynısefa yağı, plantago lanceolata leaf extract bulunuyormuş. Koku olarak da hoşuma gitti. Ağır bir kokusu yok, kokuya duyarlı olduğumdan benim için kokusu önemli ancak rahatsız etmedi.

Önemli olan sadece kokusu değil tabii ki. Paraben içermemesi ve hayvanlar üzerinde test yapmayan bir marka olması da benim için önemli. Mihri Kozmetik web sitesinde kremin kullanım şekli ile ilgili şöyle yazıyor.


Kullanım şekli:

MİHRİ Soft Intense Ayak Kremi, duş, spor aktiviteleri sonrasında ve her ihtiyaç duyulduğunda temizlenmiş ve kurulanmış ayaklara hafif masajla uygulanır.

Paraben içermez.
Dermatolojik olarak test edilmiştir.
Glutensizdir.
Petrokimyasal içermez.
Hayvanlar üzerinde test edilmemiştir.

Bugünlük benden bu kadar :) Mevsim alerjim başladığından ve doruk noktaya ulaştığından ilaçlarla idare ediyorum. O yüzden bu sıralar postlarda azalma olabilir. Mutlu akşamlar.

Siz Hangi Makyaj Temizleyiciyi Kullanıyorsunuz?


Bugün bizim için önemli olan ama çoğumuzun önemsemediği makyaj temizliği ile ilgili yazı yazmak istedim. Ben kullandığım ya da stokta bekleyen temizleyicilerimi yazıyorum. Aynı zamanda denediklerimi nasıl kullandığımı da yazacağım. Belki sizin için yol gösterici olur ya da harekete geçmek isteyen ama bir türlü üstünden üşengeçliği atamayan takipçilerim harekete geçme ihtiyacı hisseder :)

Bioderma Sensibio H2O: Muhakkak her akşam kullandığım temizleyici. Genelde temizleme sütü kullandıktan sonra bu temizleyici ile son temizlemeyi yapıyorum. Turuncu Kasa'yı takip ederseniz, bu ürünle ilgili muhteşem kampanyaları oluyor. Ben kampanyadayken almıştım sanırım 20 TL gibi bir şeydi.

Avon Göz Makyajı Temizleyici: Yoğun göz makyajı yaptığımda göz için bunu kullanıyorum. Kolayca çıkardığı için başka bir marka arayışında olmadım. Gayet memnunum, aşırı göz makyajı yapmam ancak maskara, far temizliğinde yeteli oluyor.

Bebak Acı Badem Sütü: Olmazsa olmazlarımdan Bebak'ın efsane temizleme sütü. Her akşam makyaj olsun olmasın yatmadan önce bununla yüzümü temizliyorum. Bununla ilgili ayrı bir yazı yazmıştım ama okumayanlar için kısaca bahsedeyim. Temizlenmiş ele bir miktar ürün dökerek iki elimizde hafifçe sütü ısıtıp yüzümüze yedirerek sürüyoruz, zaten cilt ürünü emiyor ama biraz kalıntı kalıyor ben bu kalıntıdan rahatsız olduğum için lavanta suyu, gül suyu gibi bir ürünle tekrar üstünden geçiyorum. Bu aşamada Sensibio kullanmakta mümkün.

Bebak yazım için TIK

Lavera Organik Temizleme Sütü(2'si 1 arada jojoba ve shea yağı): Organik bir marka olan Lavera ile ilgili geçen haftasonu bir yazı yazmıştım. Lip gloss kullanıp memnun kalmıştım ancak makyaj temizleyicisini henüz deneyemedim ancak merak ettiğim bir temizleyici. Kullandıklarımı bitirdikten sonra başlamayı düşünüyorum. Onunla ilgili ayrıca bir yazı hazırlarım memnun kalırsam :)

Lavera lip gloss yazım için TIK

Avon Makyaj Temizleyici: Yıllardır Avon kullanmama rağmen bu temizleyiciyi hiç kullanmadım. İlginç ama gerçek :) Sırası geldiğinde kullanıp yorumlarım diye düşünüyorum.

Benden bu kadar. Siz hangi temizleyicileri ve temizleme sütlerini kullanıyorsunuz? Fikir alışverişi için bloglardan güzel bir yer yok. Yorumlarınızı bekliyorum. Mutlu akşamlar.

Lavera Naturkosmetik Lip Gloss-06 Berry Passion


Tüm bayanların Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayarak başlamak istiyorum :) Lavera denemek istediğim markalardan biriydi. Keşfetmekten mutlu olduğumu söyleyebilirim. Organik markalara olan sevgimi zaten biliyorsunuz. Bu lip gloss içeriğinde shea butter bulunması sebebiyle ilk anda dikkatimi çekmişti.


Lavera'nın 06 nolu lip gloss'ı "Berry Passion" kırmızıya bakan bir pembe. Lip glosslarda yaşadığımız yapışkanlık hissini hiç sevmem, bu üründe yapışkanlık hissi yoktu hatta dudağınızda ürün varmış hissi de fazla yoktu. Dudakta kalıp gibi duran, yapış yapış olan glosslar sebebiyle uzun süredir lip gloss kullanmıyordum. Denerken de çekiniyordum açıkçası ancak sürdüğüm ilk andan itibaren hoşuma gitti ve benden tam not aldı :) Benim gözüme batan tek yanı dudakların bitiştiği yerde çizgi halinde kalması oldu. Saatler sonra bile ürün tüm dudakta duruyor fakat ortada bir iz oluşuyor. Birkaç kez buna dikkat ettim. Ne kadar önemli derseniz önemli değil çünkü elinizle bile o kısmı düzeltmek mümkün. Ben sonraki kullanımlarımda dudak içine gelmemesine gayret gösterdim.


Bu ürün yüksek kaliteli zeytin, jojoba yağı ve vitamin, mineral birleşimleri içeriyor. Dudaklarınıza doğal parlaklık ve ışıltı sağlarken aynı zamanda kurumuş ve çatlamış dudak yüzeyini organik içeriğiyle koruma altına alıyor. Bu noktada shea yağı devreye giriyor sanırım :) Ürünün orjinal boyutu 6.5 ml. Koyu kıvamlı ve rengini çabuk veren bir gloss olduğundan uzun süre kullanılabileceğini düşünüyorum.


Lavera'nın lip gloss'ını beğendim, diğer ürünleri de ilgimi çekti. Önümüzdeki günlerde diğer ürünlere devam edebilirim. Herkese keyifli akşamlar :)

Nashi Argan Yağı


Nashi Argan ile tanışmamız ocak ayındaki blogger buluşmasına dayanıyor. İyi ki tanışmışız dediğim markalardan biri. Saçlarım benim için çok önemli. Kendimi bildim bileli saçlarımla uğraşmayı sevmişimdir ancak problemli saç tipim var. Çabuk yağlanan ve ince telli saçları olanlar beni anlar. Saçlar çabuk söner, çabuk yağlanır, ve sönünce azıcık saçınız varmış hissi olur. Ben de bunu bildiğimden dolgunlaştıran ürünler kullanmaya çalışıyorum.

İtiraf etmem gerek arganlı ürünleri ayrı seviyorum. Alacağım ürünlerde arganlı gibi bir seçenek varsa muhakkak o ürünü alıyorum. Argan yağının cildi ve saçları beslemesinden yararlanabileceğim kadar yararlanmak istiyorum.


Nashi Argan yağını büyük merakla denedim. Tüm saç tipleri için kullanıldığından hiçbir endişe duymadan kullandım. Ürün kutusunun üzerinde yazan şekliyle uyguladım. Yani nemi alınmış saça az miktarda ürünü boy ve uçlara gelecek şekilde sürdüm. Tarak yardımı ile tüm saçlara dağıttım. Açıkçası direk diplere sürmedim ama tararken gelmesin diye de özen göstermedim çünkü argan yağı saç diplerinde yağlanmaya sebep olmuyor. Üstelik bir de yağlı saç tiplerinde saç diplerindeki fazla yağı dengelemede yardımcı. Böyle olunca tüm saça az miktarda uygulama şansımız var.

Kullandığım şekliyle saçımdaki yağlanma hızlanmadı yani yağ kullanınca çabuk yağlanır diye düşünmeyin. Dediğim gibi yararı var ama zararı yok bu yağın. Sadece ölçüsünü kaçırmayın yani bol bol sürmeyin. Kararında kullanırsanız kısa sürede saçınızdaki değişimi görebilirsiniz.


Ürünü elime döktüğüm anda çevreye hoş bir koku yayıldı. Sonraki gün bile az da olsa kokusu duruyordu. Çok hoş kokuyor, bu da artı benim için :) Nashi argan sitesinde 30 ml. ve 100 ml. lik şişelerde satılıyor. Blogger buluşmasında hepimize tester olan 5 ml., orta boy olan 30 ml. ve büyük boy olan 100 ml. gönderilmişti. Ben direk 100 ml. yi kullanmaya başladım.

Saçlar kuru iken de 3-4 damla şekil vermek açısından kullanmak mümkün hatta rüzgarlı havalarda saçım bozulur mu diye düşünmeden birkaç damla sürün. Saçınızın son şeklini korumak açısından da ne kadar faydalı olduğunu göreceksiniz.


Kısaca argan yağının faydalarından ve ürün kullanma önerilerinden bahsetmek istiyorum.

Yararları:
- Argan yağı saçın ihtiyaçlarını tespit eder ve ihtiyacı olan bakımı yapar.
- Kuru saçları nemlendirir ve susuz kalmasını engeller.
- Aşırı yağ üretilen saç derisindeki sebum seviyesini dengeler.
- Yüzyıllar boyunca kanıtlanan Argan etkisi bugün de saçlarınıza mükemmel canlılık ve parlaklık katar.
- Doğal ve etkili bir biçimde yaşlanmaya ve kuruluğa karşı savaşır.
- Mat,cansız saçlara ışıltı ve güç verir.
- Anında uzun süreli bir yumuşaklık sağlar.
- Kolay kullanım sağlar ve saçlardaki düğümlenmelere engel olur.
- Yıpranmış saçları hemen düzeltir.
- İnce telli saçlara hacim kazandırır.
- İnatçı ve kalın telli saçların dolaşmasına engel olur ve kolay şekil almasını sağlar.
- Fön öncesinde uygulandığında saçın şekillendirilme süresini kısaltır.
- Fön sonrasında saça ekstra parlaklık ve göz alıcı bir görünüm katar.
- UV ışınlarına karşı,tüm saç tiplerini korur.
- Hafiftir ve saçlarda kalıntı bırakmaz.
- %100 doğal ve organik özlerden üretilen Argan yağı %47,1 Omega 9, %33,8 Omega 6 ve yoğun miktarda E vitamini içermektedir.
- Günlük kullanıma uygundur.
- Tüm saç tipleri için kullanılabilir.

Nashi Argan Yağı Uygulama:
- Landoll Nashi Argan Şampuanı ile saçınızı yıkayıp durulayın.
- Nemli saçın boy ve uçlarına eşit miktarda dağıttıktan sonra saçınızı şekillendirin veya kendi halinde kurumaya bırakın.
- Ekstra parlaklık ve kontrol için ise kuru saça birkaç damla uygulayın.
- Durulama yapmayın.

Siz de ürünleri incelemek, ürünlerle ilgili bilgi almak ya da ürün satın almak istiyorsanız TIKLAYIN 

The Body Shop Blogger Etkinliği


Merhaba arkadaşlar

Takip edenler hatırlar daha önce Bursa Korupark The Body Shop'ta bir etkinlik olmuştu, ben de katılmıştım ve o güzellikleri elimden geldiğince sizlere aktarmıştım. Bursa Korupark TBS yenilenen konseptiyle 28 Şubat'ta tekrar açıldı. 1 Mart için aldığımız davete teşrif ettik biz de büyük heyecanla. Mağaza bu konsept ile daha ferahlamış gibi göründü gözüme. Raf düzeni değişen ürünler daha toplu haldeydi, tepelerdeki hediye kutuları da dikkatimden kaçmadı. Çok şirindiler :)


Sosyal sorumluluk projeleri, yerel ticareti destekleme politikaları, insan hakları konusundaki çabaları halen sürüyor. önceki yazımı okumayanlar için hayvanlar üzerinde hiçbir şekilde deney yapılmadığını tekrar vurgulamak istiyorum. Hatta önceki yazımda ruja kırmızı rengi vermek için nasıl bir yöntem izlendiğini yazmıştım, korkunçtu.


Önceki yazıdan farklı şeylerden bahsetmek istiyorum. O yüzden neler yaptığımızdan kısaca bahsedeceğim. Ben her zamanki gibi rujların önünde fazlaca vakit geçirdim. Sevde ile farları inceledik.


The Body Shop'un sınırlı üretim yaptığı saç tebeşirleri biz bloggerlar dışında o an mağazada olan müşterilerinde oldukça dikkatini çekti. Saç tebeşirlerinin mavi ve pembe olmak üzere 2 rengi var. Pembenin yeri bende ayrı her zaman ancak mavi de hoş duruyor :) Özlem, Neşe, Fatma ve Selma'ya saç tebeşiri uygulandı. Saç renkleri farklı olduğundan hepsinde ayrı güzel durdu ancak Neşe siyah saçlı olduğu için mavi saç tebeşiri onda fazla belli olmadı. Ancak Özlem'in sarı saçlarında çok hoş olduğunu söylemem gerek :) Sevde bu ziyaretimizde makyaj uygulaması yaptırdı. Memnun kalıp kalmadığını blogunda yazar diye düşünüyorum.

Selma ile ürünleri incelerken parfüm raflarında oldukça vakit geçirdik. Favori parfümümüz Atlas Mountain Rose oldu. Kokusu muhteşem.

El kremlerini de çok severim. Mağazadaki el kremlerini de iyice inceledim ve Tatlı Badem Yağı İçeren El Kremi'nde karar kılarak denedim. Kokusu mükemmel. El kremi arayışında olanlar cildinize en uygun el kremini The Body Shop'ta bulmanız mümkün.


TBS'yi bu ziyaretimde yeni ürünleri inceleme imkanı da buldum. Dudak parlatıcılara iki renk eklenmiş. Saç tebeşirlerini zaten yazdım. Vitamin e serisine eklenen bir ürün var ki muhteşem. Vitamin E Serum Yağı cildinizde 8 saatlik güzellik uykusu etkisi yaratıyor.


Daha önce var mıydı bilmiyorum ama bu kez dikkatimi çekti ve hoşuma gitti. Müşterilerin mağaza ve ürünler hakkındaki görüşleri notlar şeklinde raflarda yer alıyordu. Bu arada nottaki Burcu ben değilim :)


Gelelim benim ilgimi çeken birçoğunuzunda ilgisini çekeceğini düşündüğüm bir bitkiye. Shea fırtınası dünyanın yanısıra ülkemizde de sürmekte. Bu üstteki görselde gördüğünüz şey Shea Fındığı. İlginç değil mi? İşte bu bitkiden elde edilen yağ bizim cildimizin dostu, çoğumuz kullanıyoruz değil mi?


Unutmadan camu camu bitkisini bilir misiniz? Ben ilk defa duydum. Nasıl bir şeymiş bu derseniz üstteki görselde kendisinin yapay hali mevcut. Vitamin C serisi ürünleri camu camu özü içeriyor. Bu da aklınızda bulunsun :)

Korupark TBS'de yenilenen konsept sebebiyle birbirinden güzel kampanyalar sizi bekliyor. Tüm cilt bakım ürünlerinde 3 AL 2 ÖDE fırsatı, 100 tl ve üzeri alışverişlerinizde orjinal boy ürün hediyesi var. Değerlendirmek isteyene fırsat her zaman bulunur :)


Bize o güzel günü hatırlatacak ve kullanıp yorumlama imkanı bulacağımız hediyeler için The Body Shop Bursa Ekibi'ne çok teşekkür ederim. Acaba üstteki karton kutudan neler çıktı? Merak edenler takipte kalsın, önümüzdeki günlerde denemiş ve yorumlamış olacağım.

Yazıma son vermeden önce kolay ulaşım açısından Zafer Plaza ya da Kent Meydanı'nda da The Body Shop'u görmek istediğimizi yeniden belirtmek istiyorum. Herkese iyi haftalar. Mutlu bir hafta olsun :)


Etkinlikten Kareler:









Duygu Özlem Yücel ile Röportaj / İmzalı Kitap


Herkese merhaba

Mart ayında bir sürpriz olacağının haberini vermiştim. Evet o haber yazar röportajları :) Her ay bir yazarımız ile burda buluşacağız. İlkini gerçekleştirdim ancak hala heyecanı üzerimden atabilmiş değilim. 

Yazar köşemizin amacı, ülkemiz okuyucularının Türk yazarlara karşı önyargıları olması. Herkesi kastetmiyorum tabii ki :) Yanlış anlaşılma olmasın ama genel olarak çevreme baktığımda bunu hissediyorum. Ben de bir kitapsever olarak ülkemizde kaliteli yazarlar olduğunu göstermek için kolları sıvadım.

Şimdi insana pozitif duygular aşılayan ve beni kırmayıp siz takipçilerim için bu röportajı yapmayı kabul eden Duygu Hanım'ı tanımaya başlayalım :)

Sizinle yeni tanışacak arkadaşlarımız için sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

Bana; yazmak ve insan ilişkileri üzerine tutkuyla çalışan biri diyebilirsiniz. İletişim alanında tamamladığım lisans ve yüksek lisansım sonrası kurumsal hayattan uzaklaşıp insan ilişkileri üzerine çalışmalar yapmaya başladım. Bu da bana yazı hayatımın ve şu anda yapmakta olduğum yaşam koçluğu ve nlp uzmanlığının kapılarını açtı. Her insan bir hayat ve koca hikayelerle dolu. İşte ben de bu noktada o hikayeleri kurgulayıp kitaplarım aracılığıyla insanlarla paylaşmaktan ve bu gibi hikayeler yaşayan insanların tıkandığı noktalarda onlarla birlikte yol alıp hayatlarında güzel kapılar açmaktan zevk alan bir iletişimciyim.

Ne zamandır yazıyorsunuz ve niçin yazma gereği duydunuz?

Profesyonel anlamda yaklaşık 4 yıldır yazıyorum. Buna 3 kitabım ve çeşitli aylık dergi ve internet portallarında ilişkiler ve hayat tarzı üzerine yazdığım köşeler de dahil.

Yazmak benim için bir nefes alma alanı ve okuyucularla iletişim kurabileceğim harika bir alan. Aynı zamanda bir bağımlılık… İşte bu yüzden yazıyorum.


İlk romanınızda zamane aşklarını, ikinci romanınızda dengesiz bir aşkı anlattınız. Her Son Bir Başlangıçtır ne anlatıyor, bizi neler bekliyor. Kısaca bahseder misiniz?

Her Son Bir Başlangıçtır’da bir değil birkaç aşka tanık oluyoruz ve bu aşkları yaşayanların sırlarına ve ödedikleri bedellere… Kimsenin mükemmel olmadığı, insanların yüzleşme, umut, aşk, aile bağları ve sevgiyle sınandığı bir roman.

Bu romana bir İtalyan masalı diyorum çünkü bu kez sadece Türk karakterler değil İtalyan bir aile ve içinde yaşanan olayların da olduğu ve karakterlerin okurken sizinle bütünleşip hikayelerine sizi çekeceğine inandığım bir roman.

Her Son Bir Başlangıçtır isimli romanınızda anlatıcı bir erkek. Bir bayan olarak olaylara erkek gözüyle bakarak roman yazmanın zorlukları oldu mu?

Yazmaya başlamadan önce tereddütlerim oldu. Fakat yazar, yazdığı karakterin kimliğine bürünüp, onun bakış açısından dünyayı görebilmeli ki yarattığı dünya gerçekçi olsun. İşte bu noktada yazmaya başladıktan sonra aslında erkek bakış açısıyla yazmanın kadın gözüyle yazmaktan çok fazla bir farkı olmadığını, önemli olanın karakteri özümseyip okuyucuya yansıtabilmek olduğunu fark ettim.

Son romanınız Her Son Bir Başlangıçtır'ı ne kadar sürede yazdınız? 

Her Son Bir Başlangıçtır’ı yazmak da diğer romanlarım gibi yaklaşık 6,7 ayımı aldı. 

Yazarken sizi en çok zorlayan romanınız hangisiydi?

En çok zorlayan roman değil de beni en çok zorlayan bölümler var aslında. Karakterlerin hayatlarında kırılma noktası yaşadıkları anları ve bu durumlarda ayakta kalma çabalarını, düşmelerini ya da kalkmalarını, kırgınlıklarını ve hayal kırıklıklarını yazmak oldukça zorlayıcı fakat bir o kadar da keyifli.


Aşk romanları yazıyorsunuz. Olayları basitleştirmeden ya da klasik bir şey ortaya çıkarmadan yazmak kolay olmasa gerek. Bu dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?

Bu dengeyi sağlamamın özel bir formülü yok aslında. Yapmaya çalıştığım şey herkesin hissettiği duyguları, hayattaki tesadüflerle ve başımıza gelebilecek iyi ya da kötü olaylarla harmanlayıp hikayeleri insanların kalplerinde hissetmelerini sağlamaya çalışmak.

Roman dışındaki türlere bakış açınız nedir? Başka türde yazmayı düşünür müsünüz?

Amatör anlamda okul yıllarımda öyküler yazıp, öykü yarışmalarına katılıyordum. Bu nedenle diğer türlere ve bu türlere ilgilenen kişilere ilgim ve saygım büyük. Başka türde yazıp yazmayacağım konusunda bir fikrim yok fakat romanlarımın içine denemeler, kısa öyküler, şiirler ya da farklı şeyler katarak diğer türleri de kullanma fikri kulağa oldukça güzel geliyor.


Basılmış 3 romanınız var. Herhangi bir kitabınız ile ilgili şu karaktere biraz daha ağırlık verseydim ya da şu konuya daha fazla yoğunlaşsaydım diye düşündüğünüz oldu mu?

Genelde bizden önce karakterlerin beğenisini okuyucu belirliyor. Aldığım tepkilere bakılırsa okuyucular ikinci kitabım Dengesiz Bir Aşkın Anatomisi’ndeki hikayeyi bir de Can karakterinin ağzından dinlemeyi çok istiyorlar mesela. Ben de bu yorumlar ışığında yeni projeler için çalışmalarımı sürdürüyorum. 

Romanlarınızda bol karakter kullanıyorsunuz. Bunların içinde sizin için ayrı bir önemi olan karakter var mı?

Benim için hepsi oldukça önemli. Çünkü yazma öncesi aşamada hepsini tasarlamak, belli karakter özellikleri, fiziksel özellikler ve duygularla donatmak onları sizin gözünüzde oldukça özel kılıyor.

Kitap seçimini kapaklarına göre seçen bir nesil yetişti. Kapağı güzelse alıp okumalı diye düşünüyorlar. Siz roman kapaklarınızın romanın içeriğini yansıttığını düşünüyor musunuz?

Evet görselliğin de içerik kadar önemli olduğu bir dönemdeyiz. Bu nedenle yayınevimle birlikte kapak tasarımı konusunda çalışırken oldukça titiz davranıyoruz. Onların profesyonelliğiyle benim fikirlerim bir araya gelince de ortaya beğenilen kapaklar çıkıyor.

Günümüz yazarlarından yerli ya da yabancı yazarları takip eder misiniz? Kimleri okursunuz?

Yerli ya da yabancı yazar konusunda bir tercih yapmam çünkü her ikisinin de bana katabileceği büyük dünyalar olduğuna inanırım. Ancak üzülerek gördüğüm şey yeni nesilde yerli yazarlara karşı bir ön yargı olduğu… Bunu kırabilmek adına ben; tüm okurlarımla ve benimle iletişim kurup kitapla ilgili konuşmak isteyenlerle birebir iletişim kurmayı çok seviyorum. Fakat dediğim gibi şahsen bir ayrım yapmıyorum. O an ne tarz bir kitap okumak istiyorsam ve o tarzla beni tatmin edebilecek kim varsa mutlaka alıp okuyorum. Jonathan Safran Foer’in deneyselliğinden, Jojo Moyes’ın romantizmine, Ahmet Ümit’in müthiş kurgusuyla anlattığı cinayetlerden Zülfü Livaneli’nin yalın diline kadar hepsi okunmak için orada beni bekliyor.

Takip ettiğim kadarıyla sıkı bir okursunuz. Belli bir türü mü tercih edersiniz yoksa her türden okurum diyenlerden misiniz?

Dediğim gibi her tür ve her roman benim kütüphanemde yer almalı.

Defalarca dönüp okudum ve her defasında farklı tat aldım dediğiniz roman ya da romanlar var mı?

Örneğin; Anna Frank’ın Hatıra Defteri… Seneler önce okuduğumda çok farklı bir gözle, daha sonra çok daha farklı bir olgunlukla okuduğum romanlardan…

Genelde biyografik romanları ikinci kez okuduğumda hayatın hangi evresindeysem, o yaşantının ayrı bir tarafını özümsediğimi fark ediyorum.

Bir romanın başarılı olabilmesi için sizce olmazsa olmaz koşul nedir?

Samimiyet… Ben tutkuyla ve hissedilerek yazılmış her romanın okuyucuya aynı duygularla geçeceğine inanıyorum.

Aynı zamanda bir bloggersınız. Takipçileriniz sizin blogunuzda neler okuyabilir. Neler üzerine yazıyorsunuz?

Aslında bir blogger değil, sıkı bir blogger takipçisiyim. Bu nedenle kitap bloglarına ve bloggerlara bayılıyorum. Benim bloguma gelince, orada daha önce dergilere yazmış olduğum köşe yazılarını ve yapmakta olduğum işlere dair ayrıntıları bulabilirler. 

Okurlarınızdan gelen ilginç sorular ya da yorumlar oldu mu? Olduysa en ilginç yorum neydi?

Sanırım en ilginçleri romanlarımdaki hikayelere benzer şeyler yaşayanlar ve bunları benimle paylaşan okurlarımdan gelenler oluyor. Bunun dışında en çok etkilendiklerim ise yazdıklarımla kendilerine ilham verdiğimi söyleyen ve hayatlarının sıkıntılı bir noktasında değişmek ve yeniden yola devam etmek için güç alan okurlar…

Son olarak Dengesiz Bir Aşkın Anatomisi romanı ile ilgili bir tv programında film yapılmasının söz konusu olduğunu söylemiştiniz. Böyle bir proje şu an için mevcut mu?

Sinema filmi olarak birkaç yapım şirketiyle görüşüldü fakat belli bir projelendirme ve tarih belirleme aşamasına gelinmedi. Benim gönlüm hikayelerimi bir gün beyaz perdede ya da beyaz camda izlemek tabii. Umarım kesinleşen bir şeyler olduğunda duyuruyu da buradan yaparız.

Yazar köşemizin ilk konuğu olmayı kabul ettiğiniz ve sıkılmadan soruları cevapladığınız için çok teşekkür ederim. 

***Şimdi de sizlere bir sürprizimiz var. Destek Yayınları 2 kişiye Duygu Özlem Yücel'in son romanını imzalı olarak hediye ediyor.


Katılmak için:
- Destek Yayınları ve Duygu Özlem Yücel sayfalarını beğenmek.
- Röportajımızı facebook veya twitterda paylaşmak.
- Buraya yorum olarak paylaşım linkinizi yazmak.

Çekilişimiz facebookta gerçekleşecek olup 15 Mart gecesine kadar devam edecektir. Kargo ücreti kazanana aittir.